'O GÜN DE BUGÜN DE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK…'

1999 yılıydı… Belek’te Tatbeach Golf Hotel’de Basın ve Halkla İlişkiler biriminde görev yapıyordum. Turizmin belki de en güzel yıllarıydı. O dönem Cumhuriyet Gazetesi’nde köşe yazısı yazmam istenmişti. Ben de o günlerin turizmde yaşanan sıkıntılarını maddeler halinde kaleme almıştım.
Aradan tam 26 yıl geçmiş…
Ve bugün o yazıyı yeniden, hiç değiştirmeden yazsam; emin olun bana teşekkür edersiniz. Çünkü o gün de bugün de aynı konuları, aynı sorunları konuşuyoruz.
O gün turizmin 12 aya yayılması gerektiğini, kış turizminin geliştirilmesini yazmışım. Bugün yazsam yine aynısı!
O gün personel sorunlarından söz etmişim, bugün hâlâ aynı şeyleri konuşuyoruz!
O gün yatak kapasitesinin sınırlandırılması gerektiğini savunmuşum, bugün yine aynı tartışmalar sürüyor!
O gün çevrenin turizm için vazgeçilmez olduğunu vurgulamışım, bugün ise su sıkıntısı, doğa tahribatı ve çevre sorunları nedeniyle bu konunun önemi daha da artmış durumda!
Kısacası; ne yazarsak yazalım, hiçbir şey değişmiyor. O gün de, bugün de aynı turizm sorunlarının içindeyiz.
Son dönemde özellikle turizm sektöründe personel sıkıntısı artık had safhaya ulaştı. Kalifiye personeli geçtim, artık çalışacak eleman bulmak bile zorlaştı. Milyonlarca dolarlık yatırımlar yapılıyor ama o tesisleri çalıştıracak insan bulunamıyor.
Geçtiğimiz günlerde Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda (ATSO), Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde, Falez Sektörel Mükemmeliyet Merkezi ve Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) iş birliğiyle düzenlenen “Turizmde Eğitim–Sektör Buluşması” programını takip ettim.
Açılışta konuşan Antalya Valisi Hulusi Şahin, turizmin ülke ekonomisine doğrudan katkısının yanı sıra istihdama sağladığı destekle de özel bir yere sahip olduğunu belirtti. Turizm gelirlerinin cari açığın kapatılmasında kritik rol oynadığını vurgulayan Şahin, meslek liselerinde nitelikli eğitim verilmesi ve sektöre kalifiye eleman kazandırılmasının adeta bir memleket meselesi olduğunu söyledi.
Çok doğru…
Çünkü nitelikli personel, meslek okullarından geçiyor. Türk turizmi hızla büyüyor ama personel bulma ve personeli elde tutma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor.
Sorunun iki tarafı da var.
Bir tarafta, emeğinin karşılığını almak ve çalıştığı işletmede değer görmek isteyen çalışan…
Diğer tarafta, sezonluk çalışma düzenine sıkışmış, maliyet baskısı altında ezilen işveren.
Personel, öncelikle bulunduğu işte değer görmek ve o işyerini sahiplenmek istiyor. Ancak çalışma koşullarının zorluğu, barınma sorunları ve en önemlisi düşük ücretler, birçok genci turizmden uzaklaştırıyor.
Yıllar içinde çeşitli otel ve kurumlarda görev yaptım.
Gözlemim şu: Personel, maalesef birçok işletmede hâlâ “ikinci sınıf” muamelesi görüyor. Giriş kapılarından soyunma odalarına, yemekhanesinden servisine kadar bu ayrım hissediliyor. Bazı otel grupları personel yaşam alanlarına yatırım yaparak bu durumu düzeltmeye çalışıyor ama bunlar hâlâ çok az.
Birçok çalışan turizmden kaçıyor.
Kimi başka sektörlere yöneliyor, kimi köyüne dönüyor.
Bu durum karşısında turizm işletmeleri yabancı personel çalıştırmaya başladı.
Son dönemde gezdiğim birçok otelde son dönem alıştığımız Kırgızistan, Kazakistan gibi ülkelerden gelen gençlerle karşılaşıyorum. Ama son olarak bu ülkelere taaaa.... dünyanın öbür ucundan Endenozya'da eklendi.
Geçtiğimiz günlerde büyük bir otel zincirinde garson olarak çalışan bir Endonezyalı gençle konuştum.
“Nerelisin?” dedim.
“Bali’den geliyorum” dedi.
“Neden Türkiye?” diye sordum.
Cevabı ilginçti: “Burada maaşlar iyi, lojman var, para biriktiriyorum. Burası daha güzel.”
Yine Kırgızistan’dan gelen genç bir kadın çalışanla sohbet ettim. Hukuk mezunuymuş. “Ülkemde değil, Antalya’da turizmde çalışmak istedim” dedi.
Düşünün; hukuk mezunu biri binlerce kilometre uzaktan gelip Türkiye’de turizmde çalışıyor.
Türkiye’de birçok üniversite mezunu genç iş arıyor.
İşsizlik oranları ortada. Ama bir yandan da turizm sektörü “çalışacak eleman bulamıyoruz” diye feryat ediyor.
Bir tarafta eğitimini aldığı alanda iş bulamayan gençler,
diğer tarafta dünyanın öbür ucundan gelen ve burada memnuniyetle çalışan yabancı turizm personeli…
Ne desem bilemiyorum.
Ama şunu net söyleyebilirim:
1999’da ne yazmışsam, 2025’te de aynı satırları yazıyorum.
Değişen tek şey yıllar…
Sorunlar ise hâlâ aynı!
Halil ÖNCÜ / Turizm Dosyası