DETUR TÜRK TURİZMİNİN YÜZÜNÜ GÜLDÜRMEYE DEVAM EDİYOR

Firuz Bey, Detur hakkında bizı bilgendirirmisiniz...

 Son 10 yılda isvec, Norvec ve Finlandıya pazarlarından; ana destinasyon Turkıye olmak uzere dünyanın bır cok ulkesine seyahat organızasyonları yapıyoruz. Bu uc ulkeden her yıl yaklasık 160 bin kişinin seyahatlerini gercekleşitiriyoruz. Gururla söyleyebılırım ki, is yaptığımız pazarlarda bağımsız derecelendirme kurulusları tarafından yapılan denetımlerde dev kuresel markalarla aynı kredi notuna sahibiz. Her üç şirketimizin de notu AAA’dır.

İtibar markamızın en değerli sıfatıdır.

Hedefimiz, Turizm denince ilk akla gelen, en kaliteli ve güvenilir hizmeti veren, yanlız müşteri beklentilerini değil, müşterilerde yeni ürün ve hizmet beklentileri yaratan ve bu beklentilere uygun çözümler üreten, teknolojik altyapısı güçlü, lider bir şirket olmayı sürdürmektir.

On yıl gibi kısa bir sürede, gerek bu üç ülkede gerekse de ülkemizde sosyal sorumluluk projelerine verdiğimiz desteklerle sadece ticari değil sosyal düzeydede model gösterilen bir şirket olma iddamızı gerçeklestirdiğimiz için mutluyum.

Geleceğe çok daha emin adımlarla ilerliyoruz. Gosterdiğimiz performasnsın sonuçlarının ülkemizi ve itibarını doğrudan ilgilendirdiğini aklımızdan hiç çıkartmıyoruz.

 

Dünya dan en hızlı buyuyen sektör turizm. Dünya Turizm Örgütünün verilerine göre son on yılda Türkiyenın buyume hızı dunya ortalamalarının cok uzerınde. Bu Turkıyenın potansiyelini, girişimci gücüyle birleştirdiğinde neler yapabileceğini, dört dörtlük sonuçlar çıkarabileceğini gösteriyor.

Dünyada ilk on içerisinde olduğumuz başka bir sektörümüz yok maalesef...

 

Önümüzdeki dönemde dünya ekonomisinin dalgalı bir seyir izleyeceği söyleniyor, bu durum sizce Turizmi nasıl etkiler?

 Turizm doğası itibariyle zaten nazik ve kırılgan bir sektördür. Kimi zaman Kazalar hayatın kaçınılmaz sonuçlarıdır. Kimi zamanda geliyorum der. Maharet kazaların önceden önlenmesi, önlenemedeiği takdirdede etkilerinin alınacak tedbirlerle mümkün olduğu kadar hafifletilmesidir. Kazaların krizlere dönüşmemesi soğukkanlı ve hazırlıklı bir dizi çalışmayı gerekli kılmaktadır. Olaylar başladığında çok çabuk bir refkeksle ve iletişim atağıyla harekete geçmek gerekiyor, yani karşımıza çıkan sorundan daha hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Örneğin kuş gribi, sadece Türkiyede karşılaşılan bir durum değildi, istisnasız tüm avrupa ülkelerinde ve  başta rakibimiz Yunanistndada kendisini gösteren bir sorundu ama gerek iç gereksede dış basında bizimle olan kısmı daha çok öne çıkarıldı. Dünya sağlık örgütünün Türkiyenin sonderece lehinde olan raporunun iletişimini yeterince kuramadık. Karikatür krizinin büyümesini önleyen ülke olarak misyonumuzu daha iyi anlatabilirdik. Şu bir gerçekki turizm ekonomisinin  Türk ekonomisini toplamı içerisinde çok derece önemli bir yeri var.  Turizmin ve dolaylı etkilediği 36 sektör ile birlikte Türkiye’de ekonomik canlılığın en önemli aktörlerinden biridir. Doğrudan doğruya turizm  ekonomisinin Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası içerisindeki payı yaklaşık % 6. turizmin her yıl döviz olarak ülkemize kazandırdığı yaklaşık 13 14 milyar dolar ve turizm ekonomisinin yarattığı doğrudan istihdam neredeyse bir buçuk milyon kişi, ki bu rakam kayıtlı istihdamın yaklaşık  beşte biri. Bu alanda Türkiye’nin potansiyeli çok büyük, Türkiye’nin imkanları çok büyük. Ancak bu potansiyeli ürüne dönüştürmek, Türkiye’nin geleceğine dönüştürmek, yatırıma dönüştürmek, istihdama dönüştürmek, gelire dönüştürmek başlı başına bir vizyon ve proje meselesi. %20 lik bir gelir kaybının en mütevazi rakamlarla karşılığı 3-4 milyar dolardır ve bu turizmcinin kaybı olarak görülmemelidir, tepeden tırnağa, ilişkili olduğu tüm sektörleri ve istihdamı domino gibi etkilemektedir, kayıp, Türkiyenin ve insanımızın kaybıdır.

Bugün dünya olağan üstü bir gelişim ve değişim içinde, hergün beraberinde yeni imkanları ve fırsatları taşıyor. Ancak gerçekçi ve çözüm odaklı bir perspektif ortaya koymamız gerekiyor. Tur operatörlerinin satabileceği destinayonlar hızla artıyor, turist sayısı arttığı gibi, yeni turizm alanları dünyanın dört bir yanında devreye giriyor ve adeta bir ürün bolluğu yaşıyoruz. Turizm “perfect harmoniyi” gerçekleştirme işidir. Tur operatörleri yatırımcılar, işletmeciler ve acentalar zincirin çok önemli bir halkalarıdır, Özellikle şansız başlanmış sezonlarda bazı tedbirlerin ivedilikle alınması
havacılığın gelişmesinde özendirici tedbirlerin rolü gerekmektedir. Açacak olursam, nasıl iç yükse, ulaşım maliyetlerine dönük alınacak önlemler pozitif etki yapabilir, zaten devlete ait olan hava meydanlarında alınan ücretler, uçuş maliyetleri belirli bir zaman için kaldırılabilir, ortak reklamlar yoluyla işbirliği stratejik ortaklığa dönüştürülebilir, tur operatörlerinin ve dolayısıyla onların etkisinde kalan müşterilerin üründen uzaklaşmasının önüne geçilebilir. Kabul etmek gerekirki eşsiz güzelliklerimiz var ancak dünyada turizm sektöründe ikame edilebilir bir zincir var, tek tek işletme bazlı farklılıklar olsada ürünlerde genel anlamda standartlaşma var, rehavete girmeden, esnek politikalar üreterek destinasyonunuzu ve ürününüzü cazip kalmamız gerekmektedir.

Kazalar ve krizler olur ve aşılır, krizlerle fırsatlar kardeştir. Önemli olan lig kaybetmemektir, Türkiye turizmde Şampiyonlar ligi oyuncusudur ve herkesinde bu vizyon ve disiplinle hareket etmesi gerekir.

AB sürecini Turizmle ilişkisini değerlendirirmisiniz.

 

Avrupa seyahat endüstirisinde Türkiye adeta bir belkemiği rolüne yükselmiştir. Bizim sektörümüz uzun yıllardan beri AB’ye entegre oldu hatta Türkiye kriterleri ve trendleri belirlemeye başladı.

AB sürecinin elbetteki olumlu bir etkisi olacaktır, ancak unutulmamalıdırki Türkiye Avrupa ailesinin bir ferdidir, özelliklede turizm sektöründe bu ilişki uzun yıllara ve köklü ilişkilere dayanmaktadır. Ayrıca Türkiye fiziki olarakta Avrupa çanağı içindedir. En uzak destinasyonla aramızda üç saatlik bir uçma mesafesi vardır. İspanya, potekiz ve Yunanistan için durum neyse hemen hemen bizim içinde durum benzerlik taşımaktadır. Elbetteki ulaşım kanallarının çeşitliliği ve yoğunluğu açısından alınacak çok mesafe vardır ancak ülke olarak büyük aşama kaydettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Bundan sonra yeni kriterler geliştirirken Odaya yada yataga odaklanan değil, destinasyona ve çevreye odaklanan bir anlayış geliştirmemiz gerekiyor.

Varolan bu ilişkinin AB üyeliği gibi kurumsal bir çerçeve kazanması önemli ve değerlidir. AB üyeliği müşterilerimiz nezdinde öncelikle pozitif bir psikolojik etki yaratacaktır. Daha sonra nasılki demokrasi için, ekonomi için, teknoloji için standartlar getiriliyorsa, altyapı, çevre ve hizmet standartları gelecektir, buda hem turist sayısında hemde gelirde etkisini gösterecektir.

 

Turizmde önceliklerimiz sizce neler olmalı?

 

Bu sektör insanın kapasitesini, yeteneklerini ve yaratıcı gücünü kullanmasına olanak sağlıyor. Turizm kabuğumuzu kırmamıza, dünyayla iletişim kurmamıza, ve ortaya çıkan başarı öyküleriyle özgüvenimize büyük bir katkı sağlıyor.

O yüzden turizme yıl odaklı değil, dönem odaklı bakmamız gerekmektedir. Kalkınmak için girişimciye ihtiyacımız var ve girişimcilik, parlak, dışa açık, iletişime açık, dış dünyayı bilen, kıyaslayabilen insanlarla olur. Dönemsel bir hedef için birinci önceliğimizi eğitime vermemiz gerekmektedir. Sivil toplum örgütlerinin gerçek anlamda hizmet ve kalite standartlarına odaklanmaları gerekmektedir. Elbetteki bu standartlara uyulup uyulmadığının kontrolüde büyük önem taşımaktadır. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı da tam anlamıyla keşfetmemiz gerekmektedir. Yerli turist kriz zamanlarında hatırladığımız, kapasite doldurmak için yöneldiğimiz can simidi görünümünden çıkmalıdır. İnsanımıza yönelik sistemli ve sürekli bir programa sahip olmalıyız.

Zinde, dinamik ve deneyimli insan kaynağıyla turizm ülkemizin yükselen yıldızı olmaya devam edecektir. Yeterki biz elimizdeki kaynakların ve imkanların değerini bilelim.

Bitirken önemle belirtmek istediğim bir nokta var.

Son 20 yıldır yeni yüzyılın medeniyetler çatışması yüzyılı olacağına dair kehanetler üretilip durdu, böyle bir riski gözardı ediyor değilim.

Bu kehaneti ortadan kaldıracak tek güç turizmdir. Turizm dünyayı felaketlerden koruyacak en büyük güçtür. Biliyoruzki, dünya her sabah yeniden kurulur. Biz bu yüzyılın duvarların değil, köprülerin yüzyılı olmasını istiyoruz.

Uygarlıkların çatışmak yerine, buluşması ve kucaklaşması bizim elimizde.

 ( www.tourexpi.com )