HÜSEYİN BARANER, '' TURİST GÜVENİ HİSSEDİYOR''

Hüseyin Baraner kimdir?

1957 yılında Çanakkale’de doğan Hüseyin Baraner, ailesi ile 1970 yılında Almanya’ya yerleşti. İspanya, Almanya ve İngiltere’de çeşitli özel okullarda turizm okudu. Tayland, Dominik Cumhuriyeti, Küba, Umman Sultanlığı gibi ülkelerde uzun yıllar yöneticilik yaptı. Öger Holding icra kurulu üyeliğinden sonra TUI AG’nin 7 yıldır Türkiye temsilciliğini yapıyor. Ayrıca Alman Halk Bankalarına ait olan 4 bin seyahat acentasından oluşan  RTK grubunun da 8 yıldır Türkiye temsilciliğini icra ediyor. 1978 yılından bu yana Antalya’ya turist getiren şirketlerin ve çalışmalarının içinde olan Hüseyin Baraner, Tur Operatörleri Derneği Genel Sekreteri olarak görev yaptı. Halen Avrupa Türkiye Turizm İş Konseyi Başkanı olarak görev yapıyor.

Antalya’nın dünya turizmindeki yeri hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

İlk bakışta Antalya’nın küresel turizm sanayisindeki yeri istatistiklerden ibaret. Artan bir eğilimle yılda 11 milyonu aşan sayıda turist getiren bir deniz destinasyonu. Ancak turizmcilerin yaptığı gibi, Antalya turizmine derinlemesine bakarsanız, Türk turizmcinin müthiş performans, bir ticari savaş alanı, bir fenomen, birçok konuda öncü, bir turizm yöneticisi yetiştirme merkezi ve her şeyden önce tüm dünyada saygı uyandıran bir gelişmeye sahip olduğunu görürsünüz.

30 yıl öncesi yabancı turizm profesyonellerine sorsaydınız, Türkiye’de turizmin önce İstanbul, sonra Kuşadası, Marmaris ve İzmir’de gelişeceğini, belki çok daha sonraları Antalya’ya da bulaşacağını söylerlerdi. Ama öyle olmadı. Antalya bugün Akdeniz çanağının en büyük, en başarılı ve adından en fazla söz ettiren turizm merkezi oldu. Burada özel sektörün ve hükümetlerin çabaları kadar, Antalya’da görev yapan kamu ve turizm yöneticilerinin inanılmaz kişisel azim, inat, inanmışlık ve bitmeyen enerjileri öne çıkıyor. Düne kadar dünya turizm sahnesinde küçümsenen Antalya turizmi, artık büyük küresel aktörlerden biri haline geldi. Artık Antalya’yı müşterilerine sunmayan, yani programına almayan  hiçbir  önemli tur operatörleri  ticari olarak ayakta kalamaz.



Antalya Emniyet Müdürlüğünün güvenlik hizmetleri sunumunda kendisine ilke edindiği “Huzurlu Kent Antalya” modelinin turizme katkıları hakkındaki düşünceleriniz nelerdir? Sizce Antalya huzurlu bir kent midir?

2011 yılında başlayan ‘Huzurlu Kent Antalya’ projesinin ‘Yerinden Yönetim’ modeliyle yürütülmesinin çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Bunun somut getirisini 2011 yılında hissettik. Kentte 2010 yılına göre belirgin düşen suç oranı, turizme ve turistlere de yansıdı. Antalya artık bir kent, bir bölge değil kendi başına bir dünya.   80 ülkeden her renkten, her ırktan, her dilden ve kültürden 12 milyon turist alan üstelik bir de  bu kadar yoğun göç alan, hem kültür, hem gelir dağılımı açısından bu kadar renkli bir mozaik sergileyen kentte, huzuru sağlamanın zorluğu diğer destinasyonlara göre daha da artıyor. Buna rağmen güvenlik konusunda tüm turizm pazarlarının Antalya ve güvenlik konusunda hiçbir sıkıntıları kalmadı. İnanın güvenlik konusu gündemden düştü. Herkes yapılan çalışmalara saygı ile bakıyor ve biliyor ki Antalya’da Emniyet gerçekten uluslararası standartların üzerinde bir performans sergiliyor.

Bakın; Tourexpi’nin 12 bin yabancı seyahat acentasının yaptığı ankette, 2009 yılında yabancı turistlerin yüzde 69’u Antalya’yı ‘çok güvenli’ olarak tanımlarken, son anketlere göre bu oran yüzde 80’i aştı. Burada ne değişti de bu oran yüzde 80’lere çıktı? Elbette en başta Antalya Emniyet Müdürlüğünün akılcı, önleyici, vatandaş ve sektör temsilcileriyle el ele yaptığı örnek çalışma ve projelerle bu sağlanıyor. Gerçekten güvenlik, bir ülkenin bir yönde ilerleyebilmesi için bir anlamda yeşil lambası konumunda. Bunun için Antalya Valiliğini ve Antalya Emniyet Müdürlüğünü içtenlikle tebrik ediyorum.

Emniyet Müdürlüğümüz “Onlar Bizim Hemşerilerimiz” isimli projesiyle şehrimizde yaşayan yabancılarla sürekli iletişim içerisinde bulunarak; güvenlik birimlerinden beklentilerinin tespiti, yeni güvenlik politikaları üretilmesi ve hayatlarının kolaylaştırılması yönünde çalışmalarına devam etmektedir. Projeyle ilgili düşünceleriniz neler, ayrıca sizin turizmin geliştirilmesi için Antalya Emniyetinden beklentileriniz nelerdir?

Doğrusu zaten beklentilerim büyük ölçüde karşılanmış durumda. Hangi destinasyonda, yabancı turistlerin yüzde 80’den fazlası orası için ‘çok güvenli’ diyor. Bu örnek bir rakam. Antalya Emniyeti görevlileri çok başarılı oldular. Antalya’da yaşamını veya emekliliğini geçirmek isteyen Avrupalıların sayısı hızla artıyor. Bu artışta tek etken ekonomik sebepler değil. Yoksa hayat giderlerinin daha düşük olduğu başka yerler de var. Ancak Antalya’nın huzurlu ve güvenli ortamı, bu artışın temelini oluşturuyor. “Onlar Bizim Hemşerilerimiz” projesi ve benzer çalışmaların turizme katkısı büyük.

Belki şeklen bir beklentim, daha doğrusu bir önerim olabilir: Turistlerin yoğun olduğu bölgelerde, daha çok yabancı dil bilen özellikle ‘kadın polislerin’ görev almasını isterdim. Bir önyargı da olsa, kadın polisler yabancı turistlere daha samimi, daha güvenilir bir görüntü veriyor. Çünkü kadınlar dürüstlüğü, barışı, güveni, temizliği simgeliyor. Üstelik turizm odaklarında daha fazla kadın polisin görev yapması, çoğu Avrupalının Türk kadını ve kadın-hakları hakkındaki olumsuz önyargılarını da silmeye katkıda bulunur.

Antalya’da huzuru ve güvenliği olumlu ya da olumsuz etkilediğini düşündüğünüz faktörler nelerdir? Bu yönde yapılabilecek çalışmalar sizce neler olabilir?

Öncelikle en büyük şikayetlerden biri Antalya’nın hızlı ama düzensiz olarak büyümesi. Antalya’da bu zamana kadar insan değil, rant göz önünde tutulmuş, kent, yatırım adı altında kullanılmış. Çocuk başına 10 cm bile olmayan yeşil alanlar var. Ağaç dikilmesi gerekirken ağaç kesilmekte, 10-12 hatta daha da yüksek katlı, çarpık, yeşili görmeyen, kalabalık binalar inşa edilmekte. Bu şekilde gürültülü, huzursuz bir ortamda insanlar da agresif bir kişiliğe bürünüyor, olumsuz olarak birbirlerini etkiliyorlar. Diğer taraftan bu kadar plansız kentleşme olmasına rağmen Antalya güvenlik bakımından gerçekten iyi durumda. Ancak daha da iyi noktalara getirmek için kentsel dönüşümün gerçekleştirilerek güvenlik desteklenmelidir. Her ne kadar Antalya çok genç bir şehir olsa da Türkiye’de en çok kentsel dönüşüme ihtiyaç olan yerdir. Bu durum beraberinde trafik sorununu da getiriyor.

 Ayrıca belirtmek isterim ki insanla uğraşmak çok zordur. Biz de insanla çalışıyoruz, biliyorum. Bu nedenle zaten zor olan işimizin yanı sıra sosyal çevremizde huzurlu olmak isteriz. Dolayısıyla güvenlik güçlerinin de bu kadar zor ve stresli işlerinin dışındaki yaşantılarında da kendilerini huzurlu hissetmeleri gerekiyor ki gerektiği ölçüde kaliteli hizmet verebilsinler. Bu yüzden kamu kuruluşlarının yanı sıra bizim gibi özel kuruluşların da güvenlik güçlerine gereken desteği vermesi gerektiğini düşünüyorum.

 Antalya’nın yurt içinde ve yurt dışında güvenlik konusunda reytingi olumlu anlamda çok yüksek. Ancak bu yeterli değil. Yaptığımız işlerle markalaşmak lazım. Aksi takdirde hak ettiğiniz değeri görmüyorsunuz. Mesela bu kadar turizmin yoğun olarak yaşandığı Antalya’da neden Turizm Destinasyon Güvenlik Akademisi gibi bir yapı kurulmasın? Ülkemizde turizmin yoğun olduğu yerlerde bu okuldan mezun olan polislerimizin verdiği güvenlik hizmetinin kalitesiyle tüm dünyaya örnek olabiliriz. Bu sektörel eğitimi yurt dışına da pazarlayabiliriz.

Netice itibariyle, turizm güvenliği açasından çok iyi bir konuma geldiğimizi düşünüyorum. Bunu uluslararası ölçümlendirmeler de söylüyor zaten. Bu açıdan Antalya Valisi Sayın Dr. Ahmet ALTIPARMAK ile Antalya Emniyet Müdürü Dr. Ali YILMAZ ve tüm Emniyet Teşkilatını tebrik ediyorum.



Antalya ve turizm güvenliği hakkında son sözlerinizi alabilir miyiz?

Bir bölgede turizmi kalkındıran en önemli unsur, Oranın güvenliği ve huzurudur. Güvenlik, sağlık gibi herkese lazım. Kimse beni ilgilendirmez diyemez. İnsanlar seyahat etmeden önce gideceklerin yerin güvenli olup olmadığını soruyorlar ilk olarak. Az  önce anlattığım gibi Antalya’nın turizmdeki başarısı ve sektörde küresel büyük bir aktör haline gelmesinde, şehrin huzurlu ve güvenli olması en büyük etken. 80 ülkeden her renkten, her ırktan, her dilden ve kültürden 12 milyon turist alan üstelik bir de  bu kadar yoğun göç alan ve hem kültür hem gelir dağılımı açısından bu kadar renkli bir mozaikte, huzuru sağlamanın zorluğu diğer destinasyonlara göre artıyor. Antalya Emniyeti bunu alnının akıyla başardı. Turizm sektörü olarak Emniyete çok şey borçluyuz.