CENNET VE CEHENNEM OBRUKLARI – DOĞANIN DERİNLİKLERİNE BİR YOLCULUK

Halil ÖNCÜ (SİLİFKE-MERSİN ) - Silifke ilçe merkezine yaklaşık 25 kilometre mesafede, Antik Narlıkuyu Limanı’nın 2 kilometre kuzeybatısında ve Korykos’un (Kızkalesi) 5 kilometre batısında yer alan Cennet ve Cehennem Obrukları, doğanın sabırla şekillendirdiği büyüleyici oluşumlardan biri. Müzekart ile de ziyaret edilebilen bu eşsiz doğa harikası, beni adeta başka bir dünyaya götürdü.

CENNET VE CEHENNEM OBRUKLARI – DOĞANIN DERİNLİKLERİNE BİR YOLCULUK

Edindiğim bilgilere göre bu obruklar, yer altı sularının binlerce yıl boyunca kireç taşlarını eritmesi ve tavan kısmının çökmesi sonucu oluşmuş doğal yapılar. Bölgeyi gezmek için ortalama 45 dakika ayırmak yeterli oluyor. Ben de gezime önce Cehennem Obruğu’ndan, ardından ise merdivenlerle inilen Cennet Obruğu’ndan başladım.

Cehennem Obruğu – Derin Bir Bakış

Cehennem Obruğu, Cennet Obruğu’nun yaklaşık 75 metre kuzeyinde yer alıyor. Ağız çapı 75x50 metre ölçülerinde olan bu obruğun dış kenarları iç bükey bir yapıya sahip olduğu için çöküğe inmek mümkün değil. Ziyaretçiler, bu derin oluşumu cam terastan izleyebiliyor.

Yaklaşık 128 metre derinliğe sahip Cehennem Obruğu, sadece jeolojik değil, mitolojik anlamda da büyüleyici. Yunan mitolojisine göre Zeus, alevler kusan yüz başlı ejderha Typhon’u burada yendikten sonra, onu Etna Yanardağı’nın altına hapsetmeden önce bir süre bu çukurda tutmuş. Bu efsane, bölgeye mistik bir hava katıyor.

Cennet Obruğu – Zorlu ama Unutulmaz Bir İniş

Cehennem Obruğu’ndan sonra merdivenlerle Cennet Obruğu’na doğru inmeye başladım. Yaklaşık 450 basamak süren bu iniş, oldukça yorucu olsa da, manzaranın güzelliği her adımda yorgunluğu unutturuyor. Ancak, sağlık sorunu olan ziyaretçilerin dikkatli olması gerekiyor.

Elips şeklindeki Cennet Obruğu’nun ağız kısmı 250 x 110 metre, derinliği ise 70 metre. Obruğun tabanında, güney tarafta 200 metre uzunluğunda, en derin noktası 135 metre olan büyük bir mağara girişi bulunuyor. Bu mağara, gizemli havasıyla ziyaretçileri kendine çekiyor.

Meryem Ana Kilisesi – Cennet’in İçinde Bir Mabet

Cennet Obruğu’nun içerisinde yer alan Meryem Ana Kilisesi, mağaranın girişinde karşınıza çıkıyor. Blok kesme taşlardan, doğu-batı yönünde dikdörtgen planlı olarak inşa edilen kilise, oldukça sağlam durumda. Kuzey ve güney cephelerinde altışar kemerli pencere bulunuyor.

Giriş kapısının üzerindeki dört satırlık yazıtta, yapının Paulus adında dindar bir kişi tarafından Meryem Ana’ya ithafen yaptırıldığı belirtiliyor. Kilisenin doğu kısmında yer alan apsis ve yanındaki keşiş odaları kubbeyle örtülü. Apsis kubbesi ve iç duvarlar, Hz. İsa ve havarilerinin freskleriyle süslenmiş. Kilise, M.S. 5. yüzyıla tarihleniyor.

Zeus Tapınağı – İnançların İzinde

Cennet Çöküğü’nün güney ucunda yer alan Zeus Tapınağı, bölgedeki en eski yapılardan biri. İlk evresi Helenistik Döneme uzanıyor. Dor düzeninde inşa edilen tapınağın kuzey duvarındaki taşlarda, Hellenistik ve Roma dönemlerinde görev yapan 130 din adamının isimleri yer alıyor. Tapınak, ilerleyen dönemlerde kiliseye dönüştürülmüş.

Son Söz; Obruk gezisini tamamladıktan sonra, yukarı çıkarken asansör kullanmak büyük bir kolaylık sağlıyor. Her bir detayıyla hem doğa hem tarih kokan bu yer, beni derinden etkiledi.

Sonuç olarak, Cennet ve Cehennem Obrukları, hem doğal güzelliği hem de tarihi dokusuyla Türkiye’nin mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri.

Buraya geldiğinizde sadece bir doğa harikasını değil, binlerce yılın öyküsünü adım adım keşfediyorsunuz.