İSMET ERGÜLEÇ YAZDI 'BİZ SEYREDERİZ HİLTON’U İSTANBUL’DAN!'

Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli temsilcilerinden Arif Nihat Asya’nın, İstanbul’da uluslararası standartlarda Hilton’dan başka otel bulunmadığı 1950’li yıllarda yazdığı bir dörtlük şöyle diyor;

Bir kafileyiz zavallıdan yoksuldan,
Nidelim üstün yaratılmış kul kuldan;
Eller seyreder İstanbul’u Hilton’dan,
Biz seyrederiz Hilton’u İstanbul’dan.

Elbette doğası gereği gelişen her şey gibi, ülkemizde de turizm ve otelcilik gelişti. Hatta o kadar gelişti ki, geçtiğimiz yıllarda ziyaretçi sayısında dünya 6.lığına kadar yükseldi. Her ne kadar 2016 yılında 15. sıraya gerilesek de, bunun tekrar eski günlerine döneceğini düşünüyorum.
1950’li yıllarda İstanbul’da bir elin parmaklarını geçmeyecek 5 yıldızlı otel sayısından,bugün İstanbul’da yaklaşık 100, Antalya genelinde 350 ve yaşadığım yer olan Alanya’da 70’in üzerinde beş yıldızlı işletme belgeli otele ulaştık. 

Bahsettiğim gelişim sürecine rakamlar üzerinden bakacak olursak;
Ülkemizde 3000’in üzerinde turizm işletme belgeli tesis bulunmakta ve bu tesislerin yaklaşık % 25’ini 5 yıldızlı oteller oluşturmaktadır.

Sektörde çok sayıda ortak paydamız bulunan ve en önemli rakiplerimizden olan İspanya genelinde, 2015 itibariyle, toplam 5 yıldızlı otel sayısı 251’dir veson 5 yıldır bu sayıda artış olmamıştır. Yani sadece Antalya’daki 5 yıldızlı otel sayısı tüm İspanya’nın %40 üzerinde diyebiliriz. Ancak verimlilikte tam tersi bir durum söz konusudur. İspanya 2016 yılında hem aldığı ziyaretçi hem de elde ettiği turizm gelirinde rekor kırmıştır; 75,3 milyon ziyaretçi alarak buradan 77 milyar Euro gelir elde etmiştir. Türkiye’nin turizm gelirleri ise 2016 yılında 22.1 milyar dolar ile son 9 yılın en düşük seviyesine gerilemiş ve 2015 yılında 31.4 milyar dolar olan turizm gelirleri, 2016 yılında yüzde 29.7 düşmüştür.

İstanbul’da yıllık yaklaşık 30 milyon kişiyi ağırlayabilecek  yatak kapasitesi mevcuttur. 2015 yılında, İstanbul’un yabancı ziyaretçi sayısı 12 milyondur,  ki bu rakam 2016 yılında 9,2 milyona gerilemiştir. Bunların tamamının otellerde konaklamadığını, günübirlik hizmet veren daireler, bakanlık ve belediyeden belgesi olmayan işletmelerde de konakladığını gözönünde bulundurursak, çok ciddi bir atıl kapasiteden bahsedebiliriz. Benzer durum Antalya ve çevresi içinde geçerlidir.   2016 yılında, belki de tüm zamanların en dramatik düşüşünü yaşayan Antalya’da da, tüm yıl esas alındığında sezonun verimli kısmının sadece  haziran başı ve eylül sonu aralığına  sıkıştığını görmekteyiz.

İstanbul ve Antalya için satış fiyatlarınadeğinecek olursak, durum burada da içaçıcı görünmemektedir. Özellikle krizlerle birlikte, son iki yılda her iki destinasyonda da % 30’un üzerinde fiyat düşüşleri mevcuttur. Zaten istatistiklerde gösteriyorki, artan yatak kapasitesi ile fiyatlarımız ters orantılı hareket etmektedir.

Yine İspanya örneği üzerinden gidecek olursak,  çok daha fazla 5 yıldızlı otele sahip olmamıza ve hemen hemen aynı sayıda yatağa sahip olmamıza rağmen, rakip ülkebizden 3 kat fazla turist ağırlayıp,  bize oranla kişi başı % 30’dan fazla gelir elde etmektedir. Yani hem satış fiyatlarımız hem de yıllık doluluk oranlarımız oldukça düşüktür.
AB İstatistik Bürosu’nun düzenli olarak yayınladığı  ülkelerdeki karşılaştırmalı fiyat endeksine göre, Türkiye en ucuz ülkeler arasında yer almaktadır.
 
Turistlerin gittiği ülkede, otel dışında yediği yemek, aldığı alkolsüz içecek,sigara gibi ürünler ile taksi vb. gibi hizmetlerden oluşan bir sepet için, hangi ülkede ne kadar ödendiği üzerinden yapılan hesaplamaya göre, en pahalı ülke İsviçre, en ucuz ülke Arnavutluk’tur.
 
Bir AB ülkesinden İsviçre’ye giden turist, bu ülkede satın aldığı bir hizmet için 171Euro öderken, aynı hizmet içinArnavutluk’ta 41 Euro, Türkiye’de ise 55 Euro ödemektedir.

Arz talep meselesine iktisadi açıdan yaklaşacak olursak; “piyasa dengesi”,serbest piyasadaki ürünlerin istek ve sunulan ürün miktarına göre düzenlenmiş, yani arz ve talep eğrilerinin kesiştiği nokta olan denge fiyatının oluşmasını sağlayan teori olarak bilinir.
Piyasa dengesini açıklamak için, dinamik inceleme gerekmektedir ve belirli bir dinamik şartın konulması gerekir.

Marshall dinamik şartı:

Belirli bir piyasa fiyatında piyasada bulunan talep fazlalığına bakar ve fiyatın bu talep fazlalığına göre değişeceğini önerir.

1.    Belli bir piyasa fiyatında eğer talep miktar fazlalığı pozitif ise - yani talep miktarı arz miktarından fazla ise - o zaman (satıcıların tatmin edilmemiş talebi görüp daha fazla fiyat koyup karlarını artırmak isteği dolayısıyla ve satın alıcıların tatmin edilmemiş talepleri olunca daha fazla fiyata razı olacakları için) malın fiyatı artar.
2.    Eğer talep miktar fazlalığı negatif ise - yani talep miktarı arz miktarından azsa - o zaman (satıcıların ellerindeki malı elden çıkartmak için fiyat indirecekleri ve piyasada arzın istekten çok yüksek olması nedeniyle alıcıların daha düşük fiyatlar teklif etmek isteyecekleri için) fiyat düşer.
3.    Hem satıcıların arz miktarı hem de alıcıların talep miktarı ayni zamanda tatmin edilmesi için belirli bir fiyatta talep fazlalığının sıfır olması - yani arz miktarı ile talep miktarının aynı olması - gerekmektedir.
Sonuç olarak, mevcut durumda talep miktarı arz miktarından azdır ve doğal olarak doluluklar düşecek düşen doluluklarla beraber rekabet koşulları gereği fiyatlar da düşecek, maliyetler artacak, artan maliyetler sonucu karlılıklar düşecektir. Bu olumsuz gelişmeler istihdam ve turizmin etkileşimde olduğu sektörleride negatif etkileyecektir. 

Dolayısıyla, ülke turizminin rasyonel bir master plana ihtiyacı vardır.

Yeni ve alternatif pazarlara ihtiyaç olduğu kadar, mevcut pazarlarımızın da çok daha geliştirilebileceğini göz ardı etmemeliyiz. Ülkemiz Almanya, İngiltere, Hollanda gibi mevcut büyük pazarlarda henüz doyma noktasına ulaşmamıştır kanısındayız. Örnek olarak İspanya 2016 yılında İngiltere’den20.811.224,Almanya’dan 13.790.085 ve Hollanda’dan 3.779.344 ziyaretçi ağırlamıştır. Türkiye ise, İngiltere’den 1.711.481,Almanya’dan 3.890.074 ve Hollanda’dan 906.336 ziyaretçi ağırlamıştır. Aslında hala gelişmeye müsait olan bu pazarlar, güncel tüketici davranışlarının esas alındığı ve modern pazarlama yöntemleri gözetilerek daha sistematik bir biçimde ele alınmalıdır. Böylelikle, arz talep dengesine katkı sağlanmış olacaktır.
Bunun yanısıra, turizm 12 aya yayılabilecek şekilde çeşitlendirilmelidir. Bu sayede, mevsimlik istihdam sorunu giderilebilir.  Ayrıca, son iki yıldaki büyük kaybın en önemli aktörlerinden olan güvenlik konusunda, “Güvenli Ülke ve İmajı” adına makro düzeyde çalışmalar yapılmalıdır.
Turizm bölgelerindeki altyapı ve ulaşım imkânları geliştirilmeli, sahil vs. gibi alanların kullanımları ile ilgili belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır.Enerjide en düşük tarife uygulanmalı,  alkoldeki ÖTV oranı ile ilgili düzenleme yapılmalıdır.

Otellerin sınıflandırılmalarında kota uygulanmalı ve kriterleri güncellenmelidir.Teşvikler yeni yatırımlardan çok, mevcut otellerin gelişmesi için kullanılmalı,özellikle istihdam konusunda otellere destek olunmalıdır.

Kaynakça:
http://www.emittistanbul.com/fuar-hakkinda/turizm-istatistik-raporlari
http://www.turizmdatabank.com
http://www.kultur.gov.tr/TR,96268/turizm.html
https://tr.wikipedia.org/wiki/Arz_ve_talep