YESAM, MUTFAK KÜLTÜRÜ MİRASIMIZI YAŞATACAK SEMİNERLER BAŞLATTI
Gurme yazar Nedim Atilla, sunumunun başında yıllar önce çekilmiş ve rahmetli aktörlerimizden Necdet Tosun’un oynadığı Bağlar Gazozu için çekilmiş bir reklamı izletti. Yıllar önce Türkiye’de 2 bine yakın gazoz markası olduğunu anımsatan Atilla, “Günümüzde sadece 5 markamız kaldı. Bunların yaşatılması gerekir. Yararları Batılılar tarafından keşfedilen ve ağırlıklı olarak Safranbolu’da yetişen safran için de durum farklı değil. Oysa ABD bir üniversite bünyesinde safran bölümü açtı. Safranın fiyatı dünyada hızla artıyor” dedi.
1858 İzmir gümrük kayıtlarında 10 ton safran ihraç edildiğine ilişkin belgeler bulunduğuna dikkat çeken Atilla sözlerini şöyle sürdürdü: “Günümüzde toplam safran üretimimiz ise sadece yarım ton. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde eskiden Safranbolu ve çevresindeki 40 köyde safran üretildiğini yazıyor. Bunları yok ettik.”
Kültürümüzde ‘Yediğin sağlığın, sağlığın yediğin olsun’ anlayışını bulunduğuna dikkat çeken Atilla insan ve yemek ilişkisi hakkınsa şu bilgileri verdi: “Yemek başlı başına bir kültürdür. İnsanoğlunun keyif için yeme alışkanlığını hangi tartihte edindiğini net olarak bilemiyoruz. 3 bin yıl önce diyecek oluyoruz; yeni bir arkeelojik buluntudan tüm bildiklerimizi değiştirecek belgeler çıkıyor. Bulunan tabletlerde Hititlerde yeme kültürü olduğunu görüyoruz. Üzerinde yaşadığımız topraklarda miras olarak aldığımız yeme-içme kültürünü tanıtıp tanıtmak zorundayız.”
TUYED yönetimine seminerlerin çıkış noktası hakkında bilgi veren YESAM Başkanı Vedat Bayraktar, son derece zengin bir mutfak kültürü mirasına sahip olduğumuzu vurguladıktan sonra şunları söyledi "Türk mutfağının dört önemli evresi var. Bunlar: Orta Asya, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet. Zengim mirasımızda bu dört evreden de etkileri görebilirssiniz. Başlattığımız seminer dizileriyle sahip olduğumuz bu zenginliği yaşatmayı amaçlıyoruz” dede.
Seminerlerde geçmişten gelen bu zengin mirası hap bilgiler haline getirip, ister öğrenci olsun isterse de mutfak sanatları alanında kendini geliştirmek isteyen genş kuşaklara aktaracaklarını vurgulayan Bayraktar konuşmasını şöyle sürdürdü: “yemek kültürümüzü araştırıp kayıt altına almak, uygulama ve teorik yöntemleri içeren eğitim modelleri geliştiriyoruz. Genç kuşakların seminerlerde duyup gördüklerinden yola çıkarak menüler oluşturmasını arzuluyoruz. Bizi zenginleştiren bölgesel farklılıkları anlayıp, kendi kültürlerini tanısınlar istiyoruz. “
Başaran, Türkiye’nin Bölgesel Yemek Kültürleri seminer dizisinin ikincisini 26 Ocak 2012 tarihinde gerçekleştireceklerini belirterek sözlerini şöyle noktaladı. “Mübadelenin 90’ncı yılı dolayısıyla, her iki yakadan yemek kültürü örnekleri sergilenecek. Seminerin konuşmacısı Nevin Halıcı, ‘Türk Mutfağı'nın Evreleri’ konulu bir sunum yapıp, Türk yemek kültürünün başlangıcından günümüze kadar olan süreçlerini gerek teorik gerekse uygulamalı örneklemeleriyle anlatacak. Etkinlik, 26 Ocak Perşembe günü, saat 15:00-17:00 arasında YESAM’ın Armaggan’ın Nuruosmaniye Mağazası 4. Katında gerçekleştirilecek.”
1858 İzmir gümrük kayıtlarında 10 ton safran ihraç edildiğine ilişkin belgeler bulunduğuna dikkat çeken Atilla sözlerini şöyle sürdürdü: “Günümüzde toplam safran üretimimiz ise sadece yarım ton. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde eskiden Safranbolu ve çevresindeki 40 köyde safran üretildiğini yazıyor. Bunları yok ettik.”
Yediğin sağlığın olsun!
Kültürümüzde ‘Yediğin sağlığın, sağlığın yediğin olsun’ anlayışını bulunduğuna dikkat çeken Atilla insan ve yemek ilişkisi hakkınsa şu bilgileri verdi: “Yemek başlı başına bir kültürdür. İnsanoğlunun keyif için yeme alışkanlığını hangi tartihte edindiğini net olarak bilemiyoruz. 3 bin yıl önce diyecek oluyoruz; yeni bir arkeelojik buluntudan tüm bildiklerimizi değiştirecek belgeler çıkıyor. Bulunan tabletlerde Hititlerde yeme kültürü olduğunu görüyoruz. Üzerinde yaşadığımız topraklarda miras olarak aldığımız yeme-içme kültürünü tanıtıp tanıtmak zorundayız.”
TUYED yönetimine seminerlerin çıkış noktası hakkında bilgi veren YESAM Başkanı Vedat Bayraktar, son derece zengin bir mutfak kültürü mirasına sahip olduğumuzu vurguladıktan sonra şunları söyledi "Türk mutfağının dört önemli evresi var. Bunlar: Orta Asya, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet. Zengim mirasımızda bu dört evreden de etkileri görebilirssiniz. Başlattığımız seminer dizileriyle sahip olduğumuz bu zenginliği yaşatmayı amaçlıyoruz” dede.
Seminerlerde geçmişten gelen bu zengin mirası hap bilgiler haline getirip, ister öğrenci olsun isterse de mutfak sanatları alanında kendini geliştirmek isteyen genş kuşaklara aktaracaklarını vurgulayan Bayraktar konuşmasını şöyle sürdürdü: “yemek kültürümüzü araştırıp kayıt altına almak, uygulama ve teorik yöntemleri içeren eğitim modelleri geliştiriyoruz. Genç kuşakların seminerlerde duyup gördüklerinden yola çıkarak menüler oluşturmasını arzuluyoruz. Bizi zenginleştiren bölgesel farklılıkları anlayıp, kendi kültürlerini tanısınlar istiyoruz. “
İkinci seminer 26 Ocak’ta
Başaran, Türkiye’nin Bölgesel Yemek Kültürleri seminer dizisinin ikincisini 26 Ocak 2012 tarihinde gerçekleştireceklerini belirterek sözlerini şöyle noktaladı. “Mübadelenin 90’ncı yılı dolayısıyla, her iki yakadan yemek kültürü örnekleri sergilenecek. Seminerin konuşmacısı Nevin Halıcı, ‘Türk Mutfağı'nın Evreleri’ konulu bir sunum yapıp, Türk yemek kültürünün başlangıcından günümüze kadar olan süreçlerini gerek teorik gerekse uygulamalı örneklemeleriyle anlatacak. Etkinlik, 26 Ocak Perşembe günü, saat 15:00-17:00 arasında YESAM’ın Armaggan’ın Nuruosmaniye Mağazası 4. Katında gerçekleştirilecek.”