RADON GAZI, OTEL ÇALIŞANLARININ SAĞLIĞINI ETKİLER Mİ?

Doğal olarak ortaya çıkan, renksiz, kokusuz ve tatsız bir gaz olan Radon, topraktan havaya sızmakta ve alfa parçacıkları olarak adlandırılan iyonlaştırıcı radyasyon yaymaktadır. Radon seviyesi dış ortamda genelde düşük iken, kapalı ortamlarda yüksek oranlara ulaşabilmektedir.
Başta zemin katlar olmak üzere, genelde üçüncü kata kadar kapalı ortamlarda radon gazı yoğunluğu belirli bir miktara ulaşabilmektedir.Otelde çalışan personelin uzun süreli konakladığı ünitelerin genelde zemin ve birinci ikinci katlar olduğu düşünüldüğünde, radon ölçümü için çalışmalar yapılması gerekebilir.

Radonun ortamdan uzaklaştırılması için en basit yöntem ise kapalı ortamın her gün yeterli derecede havalandırılmasıdır. Bu nedenle, otelde, özellikle zemin kat ve birinci ikinci ve üçüncü katlarda konaklayan misafirlerin odaları da günlük olarak yeteri miktarda havalandırılmalıdır.Kapı ve pencerelerde yalıtım uygulaması yapıldıysa havalandırma süresi uzatılmalıdır. Sigara içenlerin radondan etkilenme oranı daha yüksek olduğu için kapalı ortamlarda sigara içilmemelidir.

Radon ile ilgili Amerika ve Kanada’da özel çalışmalar yürütülmekte ve Dünya Sağlık Örgütü de bu konuda özel bir proje yürütmektedir.

Radon, akciğer kanserinin sigaradan sonra ikinci sebebi olarak gösterilmekte ve ayrıca sigara içenlerin, radon gazından etkilenme olasılığı sigara içmeyenlere göre çok daha fazla olmaktadır.

Türkiye’de müsaade edilebilir radon konsantrasyonu Bq/m3 cinsinden 400 olup, bu değer, A.B.D., Almanya, İngiltere, Rusya gibi ülkelerin belirlediği kabul edilebilir radon konsantrasyon değerlerinden fazladır. İleride turizm sektöründe olası bir sorun çıkmaması için, en çok turist gelen ülkeler dikkate alınarak, turizm sektöründe uygulanmak üzere yeni bir değer belirlenmesi de uygun olabilir.

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu 1984 yılında evlerde radon ölçümü çalışmalarını başlatmıştır ve elde edilen bulgular kurumun web sitesinde yayınlanmaktadır.

H. Ertuğrul Şahin
[email protected]