KARAKÖY'DE YENİ BİRİ TAŞINDI: STUDIO TANK

Aralarında Fatih Can Sarıöz, Gülden Tabanoğlu ve Güliz Mert’in bulunduğu Tank  ekibiyle gerçekleştirdiğimiz samimi röportajda, Stüdyo Tank kurucularına tasarım anlayışını, gelecekle ilgili kaygı ve düşüncelerini, hayallerini ve turizm ile ilgili düşüncelerini sorduk.

Öncelikle, yeni işinizde başarılar diliyorum. Güzel işlere imza atmanız dileğiyle ilk sorumu yöneltiyorum. Kısaca kendinizden ve stüdyonuzdan bahseder misiniz?

Zamanımızın çoğu kafamızdaki düşünceleri, fikirleri somutlaştırmaya çalışmakla geçiyor. Çok fazla gözlem yapıyoruz. Var olanları unutup olasılıklar üzerine düşünüyoruz. Sanatla çok fazla iç içeyiz çünkü bir tasarımcı aynı zamanda bir sanatçıdır. Elini attığı her ürünü farklılaştırmasının yanında ona yorum da katar.
Yepyeni bir tasarım oluşumu olduğumuz için tasarım kimliğimizi oturtmaya çalışıyoruz. Kendimize yaratıcılığımızı özgürce ortaya çıkarabileceğimiz, rahat ve eğlenceli bir tasarım stüdyosu kurduk. Zamanımızın büyük kısmını burada geçiriyoruz. Bu stüdyonun bir iş yeri olmaktan çok bizler için bir yaşam alanı olmasını hedefledik.


Sizce tasarım nedir? Neler ön planda tutulmalı?


Fatih Can Sarıöz: Tasarım hayatın her yerindedir. Herhangi bir şekilde etkileşim kurduğumuz her nesne bir tasarımdır. İnsan hayatını bu kadar fazla işgal eden tasarım, bugünü etkilediği kadar geleceği de şekillendiren bir kavramdır. 

Güliz Mert: İhtiyaçları gözlemlemek ve kişisel yorum katarak bu ihtiyaçlara karşılık vermek. Bazen ise sadece bir estetik yorumdur.

Gülden Tabanoğlu: Form,  fonksiyon, malzeme, renk, duygu, eylem ve çizgide bütünleşirken yaşamı iyileştiren ŞEY'in var olma sürecidir tasarım.  (Kişisel olarak) tasarım yaparken iç güdüsel olarak geçtiğimiz işlevsellik sürecinden sonra, sanata daha yakın durmayı tercih edebilirim. Çünkü bugün tasarım işlevselliğin çok ötesinde bir yerde. Sürekli değişen ve gelişen etmenleriyle bütünleştirmek ve bunu mümkün olan en basit haliyle sunmak tasarımcının işi. Bu bağlamda insanın ve dolayısıyla tasarımın duygusal tarafına hizmet etmeyi önemli buluyorum. Sürekliliği, netliği ve sınırları olmayan bir şey bu. Üstelik çok da karmaşık. Yani aslında tam bir tasarımcı alanı.

 

Türkiye’deki tasarım anlayışı hakkında neler düşünüyorsunuz?


Ülkemizde şimdilik çok az sayıda insan tasarımı sorguluyor. Tasarımı daha geniş kitlelere yayabilmek biz tasarımcıların ve bu tasarımların insanlara sunulmasını sağlayacak olan kurumların görevi. Tasarım aslında ülke ekonomisini doğrudan etkileyen bir unsurdur. Çünkü bir ülkede ne kadar özgün ürün ortaya çıkarsa ihracat potansiyeli de o kadar artar. Son yıllarda Türkiye'de tasarım anlayışının hızlı bir şekilde gelişmekte olduğunu gözlemliyoruz. Türk tasarımcılarının özellikle yurt dışındaki başarıları bizlere cesaret veriyor=
 
Satın-alınabilir tasarım nedir? Türkiye bu konuda dünyanın neresinde?

Satın-alınabilir tasarım, aslında çok kabul edilebilir bir kavram değil. Fakat ne yazık ki günümüzde, özellikle ülkemizde "tasarım" insanlara sunulan bir lüks olarak görülüyor ve bunun sonucu olarak da çoğu kitle için ulaşılmaz oluyor. İnsanın hayatındaki her nesne için tasarımdan bahsedebiliriz ve her tasarım satın alınabilir olmalıdır. Sadece belli sınıflara ithafen tasarım yapıyor olmak bir tasarımcı için önemli bir eksikliktir. Bir sanat eserinden bahsedersek satın alınamıyor olmasından da bahsedebiliriz fakat tasarım insanlar içindir.

Bir İstanbullu olarak, şehri bütün tasarım olarak ele aldığımızda, ilk değiştireceğiniz şey ne olur?
İstanbul insana her konuda ilham veren bir şehir. Yıllardır burada yaşıyor olsanız bile, dışarıda yürürken gözünüz çok fazla objeye, yapıya hatta insana takılabiliyor. Bu bazen kafa karıştırıcı olsa da biz tasarımcılar için daha çok ilham verici oluyor. Tasarım veya sanatın her hangi bir dalıyla uğraşıyorsanız İstanbul tam size göre bir şehir. Çünkü yaratıcılığınızı kaybettiğinizi düşündüğünüz anda yapmanız gereken sadece kendinizi sokaklara atmak. Tabii ki olumlu yanlarının yanında çok fazla olumsuz yanı da var İstanbul'un. Mesela tasarımcı gözüyle eğer bir şeyleri değiştirmek veya baştan tasarlamak isteseydik herhalde ilk ele alacağımız konu trafik olurdu. Tabii bu biraz ütopik.

Bir arkadaşınız tarzınızı anlatacak olsa neler söylerdi sizce? 

 
Tasarımda tamamıyla basitlikten yanayız. Bunu mümkün olduğunca yansıtmaya çalışıyoruz. Daha doğrusu bu içgüdüsel bir şey haline geldi bizde. Bir tasarımın kullanımı ne kadar basitse o kadar geniş kitleye hitap eder ve ürünün kesinlikle ilk bakışta kendini anlatabiliyor olması gerekir. Tasarımcının görevi de zaten bu basitliği insanlara gösterebilmektir. Günlük hayatta kullandığı karmaşık bir ürünü, aslında çok daha basit yollardan kullanabileceğini tasarım yoluyla anlatmaktır. Öte yandan formlardaki basitlik çoğu zaman yanında şıklığı da getirir. Sanırım bizim tarzımızı anlatacak kişi bu basitlikten yana olduğumuzu bahsederdi.
 
Hayran olduğunuz ya da tasarımlarını beğendiğiniz bir tasarımcı var mı?

Basit düşünmesiyle Thomas Feichtner. Malzeme ve renk kullanım şekliyle Karim Rashid. Strüktür oluşturma kabiliyetiyle Joe Colombo.
 
Tasarımlarınız ya da projelerinizi nerede gerçekleştiriyorsunuz?

Önce kafamızda, sonra kağıt üzerinde veya sayısal ortamda, son olarak da çeşitli üretim atölyelerinde. Tabii burada en önemli aşama kafamızda fikri oluşturma aşaması. Fikir oluşturduktan sonra onu somutlaştırıp kullanıma hazır hale getirmek ise işin sadece işçiliği.
 
Bildiğim kadarıyla çok sayıda tasarım ödülü de aldınız?



Fatih Can Sarıöz: Evet şimdiye kadar toplamda 8 tasarımım ödüllendirildi. Tasarım yarışmalarına önem veriyorum. Tasarladığınız ürünü vitrine çıkarmanın ve bundan maddi kazanç elde etmenin en kolay yolu olarak görüyorum. Aynı zamanda bu yarışmalar sayesinde yurt içi ve yurt dışı tasarım fuarlarında ürünlerimin bazılarını sergileme imkanım oldu.


 
Sizce bir evin olmazsa olmaz eşyası nedir?

Fatih Can Sarıöz: Benim için bilgisayardır. Çalışmak, araştırma yapmak, okumak, çizmek, TV izlemek, müzik dinlemek, oyun oynamak vs. Tüm bu eylemleri yapabilmemi sağlayacak başka bir obje yok sanırım.

Güliz Mert: Bu ara en sık hissettiğim duygu; bilgisayarım neredeyse evimi orası sanmam.

Gülden Tabanoğlu: Sanırım benim için de bilgisayar.


 
Tatildeyken odanızda keşke olsaydı dediğiniz ya da özlediğiniz eşyanız ne?
 
Fatih Can Sarıöz: Tabii ki yatağım.

Güliz Mert: Eşyalara bağlanmamayı tercih ediyorum.

Gülden Tabanoğlu: Otellerde genelde rahatsız olduğum şey kendimi emanet gibi hissettirmesi. Bütün düzenlemeler sizin oradan gideceğinizi söyler gibi. Bu yüzden sanırım bütünüyle evimi özlüyorum. Ama belki oteller kişiselleştirebilir mobilya tasarımlarıyla kullanıcının kendi alanını yaratmasını sağlayıp sorunu çözebilirler.


 
Mutlaka el atmalıyım dediğiniz bir tasarım objesi ya da fikri var mı?

Fatih Can Sarıöz:  Spesifik bir ürün söyleyemem fakat mutlaka el atmak istediğim konu geleceğe yönelik tasarımlar. Şu an kullanılması teknik olarak mümkün olmayan, fakat gelecekte insanların kullanım ilişkilerini şekillendirecek inovatif ürünler tasarlamak istiyorum.

Güliz Mert: Bu konuda Fatih’le hemfikirim.
Gülden Tabanoğlu: Bulunduğumuz her ortamda değişen bir şey bu. Durdurulamaz bir el atma isteğimiz var.


 
Gelecekle ilgili kaygılarınız nelerdir?

Öncelikle kendi işimizi yapmaya karar vermemizin bir cesaret örneği olduğunu düşünüyoruz ve bu bizim hayata karşı duruşumuzu da göstermektedir. Tabii ki bunun beraberinde getirdiği riskler de kaçınılmaz. Başarısızlıkla ilgili çok fazla kaygılandığımızı söyleyemeyiz, kaygılarımız asıl istediklerimizi yapamamak yönünde. İnsan asıl hedefi olmayan işleri yaparak da başarılı olabilir. Fakat bizim hedefimiz istediğimiz işleri yaparak belli bir noktaya gelmek.
 
Son olarak, kimin için bir şeyler tasarlamak isterdiniz?

Tasarımcının görevi kendine bir tasarım sınıfı belirlemek değil geniş kitlelere tasarım yapabilmektir. Oteller dahil, sokaklar, mağazalar, fuarlar, ev, vb. her mekanda hayatı kolaylaştıracak ve güzelleştirecek tasarımlar yapmak istiyoruz. Buradan yola çıkarak, hayatına tasarım kavramı hiç dahil olmamış insanlar için de ürünler tasarlamak tasarımcının vizyonunu geliştirmesine katkıda bulunabilir. Mesela şu an ülkemizde ve dünyada tasarım anlamında bir eksiklik arayacak olursak; bedensel ve zihinsel engelli insanların topluma daha fazla dahil edilebilmesiyle ilgili ciddi bir tasarım eksiği olduğundan bahsedebiliriz. Bu konuda bazı çalışmalarımız olabilir.
 
[email protected]
Necatibey Cad. No:67 Kat:5 Karaköy/İstanbul