İŞTE ÇIKAN ÇARPICI SONUÇ 'TURİZM TEK TİP VE KİMLİKSİZ'
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) ve Mimarlar Odası Antalya Şubesi'nce düzenlenen Turizm ve Mimarlık Sempozyumu'nun sonuç bildirgesinde çarpıcı ifadelere yer aldı.
Turizmin 'kimliksiz, tek tiplilik' olarak yorumlandığı sonuç bildirgesinde, "Ne kadar çok turist, o kadar çok döviz" ilkesi ile bakılmamalı ve sektör sıradanlaştırılmamalıdır" görüşünün öne çıkarıldığı dikkat çekti.Turizmin 'denetimsiz' olduğu vurgulanan sonuç bildirgesinde, "Turizme, kültürel ve doğal mirası korumak için bir araç/kaldıraç olarak bakılmalı, denetimsiz büyümenin simgesi haline gelen kitle turizmi; hem kültür hem de kıyı turizmini kesinlikle içermelidir. Bu takdirde, yalnızca güneş, kum ve deniz odaklı turizm anlayışını genişletip, zenginleştirmek mümkün olabilecektir" denildi.
Turizm ve Mimarlık Sempozyumu'nun sonuç bildirgesinde yer alan öneriler özetle şöyle:
"Turizmin büyümesinin bir anlamdaki denetimsizliği de bu sorunlar içinde düşünülmeli ve ortaya çıkan faturanın bedeli olabildiğince hafifletilmelidir. Bu noktada turizme, kültürel ve doğal mirası korumak için bir araç/kaldıraç olarak bakılmalı, denetimsiz büyümenin simgesi haline gelen kitle turizmi; hem kültür hem de kıyı turizmini kesinlikle içermelidir. Bu takdirde, yalnızca güneş, kum ve deniz odaklı turizm anlayışını genişletip, zenginleştirmek mümkün olabilecektir. Kitleleri kütleler içinde yerleştiren kitle turizmi, turizmin tek boyutu olarak ele alınmadan; insanı, doğayı, kültürü ve ait olduğu kent çevresini öne çıkaran samimi politikalar turizm sektörünün sorunlarına çözüm bulacağı gibi, kitle turizmini daha kabul edilebilir sınırlar içine çekecek, olumsuz yargılar biraz daha hafifleyebilecektir. Bu noktada planlı politikaların belirlenmesi temel koşuldur. Turizm sektörünün, stratejileri olan bir plan dahilinde geliştirilmesi ne kadar önemli ise, bu planın; ilgili olduğu sektörel ve etkileşim içinde bulunacağı ülke, bölge ve kent planlamadan ayrı ele alınması günümüzde yaşandığı üzere beklenen katkıyı sağlayamayacaktır. Siyasi irade böyle bir anlayışı (politikayı) samimiyet ve içtenlikle! uygulamaya aktarabildiği taktirde, turizmin kalkınma motoru olma yazgısı değişebilecek, ödemeler dengesi ve döviz gelirini arttırma ile biçimlenen kimliği, nihayetinde bir ekonomik sektördür inancının ötesine geçebilecektir. Kitle turizmi ağırlıklı turizm, bir yandan yerleşmelerin makro formunu hızla değiştirirken, bir yandan da kıyı bölgelerini çizgisel bir yapılaşmayı taşıyan odaklar haline getirmiştir. Bu alanlarda büyük turist gruplarına yönelik olarak çok yataklı, çok işlevli, yapılaşma yoğunlukları yüksek, büyük parsellere yayılmış turizm tesisleri inşa edilmiş, birbirinin tekrarı olan, estetiği çok tartışmalı yapı ve yapı grupları ortaya çıkmıştır. Giderek bu olumsuzluğun aşılması adına ve yine kitlesel turizmin baskınlığı paralelinde post modernizmden de esinlenilerek mimari üslup sanallaşmıştır."
Turizmin 'kimliksiz, tek tiplilik' olarak yorumlandığı sonuç bildirgesinde, "Ne kadar çok turist, o kadar çok döviz" ilkesi ile bakılmamalı ve sektör sıradanlaştırılmamalıdır" görüşünün öne çıkarıldığı dikkat çekti.Turizmin 'denetimsiz' olduğu vurgulanan sonuç bildirgesinde, "Turizme, kültürel ve doğal mirası korumak için bir araç/kaldıraç olarak bakılmalı, denetimsiz büyümenin simgesi haline gelen kitle turizmi; hem kültür hem de kıyı turizmini kesinlikle içermelidir. Bu takdirde, yalnızca güneş, kum ve deniz odaklı turizm anlayışını genişletip, zenginleştirmek mümkün olabilecektir" denildi.
Turizm ve Mimarlık Sempozyumu'nun sonuç bildirgesinde yer alan öneriler özetle şöyle:
"Turizmin büyümesinin bir anlamdaki denetimsizliği de bu sorunlar içinde düşünülmeli ve ortaya çıkan faturanın bedeli olabildiğince hafifletilmelidir. Bu noktada turizme, kültürel ve doğal mirası korumak için bir araç/kaldıraç olarak bakılmalı, denetimsiz büyümenin simgesi haline gelen kitle turizmi; hem kültür hem de kıyı turizmini kesinlikle içermelidir. Bu takdirde, yalnızca güneş, kum ve deniz odaklı turizm anlayışını genişletip, zenginleştirmek mümkün olabilecektir. Kitleleri kütleler içinde yerleştiren kitle turizmi, turizmin tek boyutu olarak ele alınmadan; insanı, doğayı, kültürü ve ait olduğu kent çevresini öne çıkaran samimi politikalar turizm sektörünün sorunlarına çözüm bulacağı gibi, kitle turizmini daha kabul edilebilir sınırlar içine çekecek, olumsuz yargılar biraz daha hafifleyebilecektir. Bu noktada planlı politikaların belirlenmesi temel koşuldur. Turizm sektörünün, stratejileri olan bir plan dahilinde geliştirilmesi ne kadar önemli ise, bu planın; ilgili olduğu sektörel ve etkileşim içinde bulunacağı ülke, bölge ve kent planlamadan ayrı ele alınması günümüzde yaşandığı üzere beklenen katkıyı sağlayamayacaktır. Siyasi irade böyle bir anlayışı (politikayı) samimiyet ve içtenlikle! uygulamaya aktarabildiği taktirde, turizmin kalkınma motoru olma yazgısı değişebilecek, ödemeler dengesi ve döviz gelirini arttırma ile biçimlenen kimliği, nihayetinde bir ekonomik sektördür inancının ötesine geçebilecektir. Kitle turizmi ağırlıklı turizm, bir yandan yerleşmelerin makro formunu hızla değiştirirken, bir yandan da kıyı bölgelerini çizgisel bir yapılaşmayı taşıyan odaklar haline getirmiştir. Bu alanlarda büyük turist gruplarına yönelik olarak çok yataklı, çok işlevli, yapılaşma yoğunlukları yüksek, büyük parsellere yayılmış turizm tesisleri inşa edilmiş, birbirinin tekrarı olan, estetiği çok tartışmalı yapı ve yapı grupları ortaya çıkmıştır. Giderek bu olumsuzluğun aşılması adına ve yine kitlesel turizmin baskınlığı paralelinde post modernizmden de esinlenilerek mimari üslup sanallaşmıştır."