İNKAYDAN 2016 YILI BEKLENTİLERİ
Herkesin
bildiği gibi, Türkiye turizminin başkenti olan Antalya, misafir ettiği
kişi sayısı bakımından Akdeniz çanağının lideri ve dünyanın sayılı
illerinin başında yer almaktadır. 2015 yılında bu 11,3 Milyon ziyaretçi
sayısına ulaşmıştır. Antalya'da 2.000in üzerinde irili ufaklı konaklama
tesisinde 500 Bin yatak kapasitesi bulunmaktadır. Uluslararası
standartlara bakıldığında Konaklama sektörü ilimizde, direkt olarak
beşyüzbin kişilik bir istihdam yaratmaktadır. Bilinmelidir ki konaklama
ve otelcilik, turizm sektörünün ana aktörlerinden sadece birisidir. Tur
operatörlüğü, uçak ve havaalanı hizmetleri, seyahat acentesi, ulaştırma
ve taşıma hizmetleri, sektörün diğer ana aktörleridir. Ve bu ana
aktörlerin her biri de onbinlerce kişi istihdam etmektedir. Turizmin
doğrudan ve dolaylı olarak etkilediği diğer onlarca sektör de göz önüne
alındığında, Antalya ve ülkemiz için, sektörün yarattığı istihdamın
devasa boyutları ortaya çıkar. Bu boyutlardaki istihdam yerel kaynaklar
ile karşılanamadığından, sektör ulusal düzeyde bir istihdam
yaratmaktadır. Sektörün dinamikleri gereği, özellikle yaz sezonunda
okullar kapandığı dönemde azımsanmayacak sayıda yerli ve yabancı
üniversite öğrencilerine ve turizm meslek liselerine staj ve doğrudan
çalışma olanağı yaratmaktadır. Ülkemizde üniversite eğitimi alan
öğrencilerin yaklaşık %3 ü, yani 65 bin kadarı, ağırlıkla yüksekokul
düzeyinde olmak üzere turizm eğitimi almaktadır. Ayrıca 123 Anadolu
Turizm Meslek lisesinde yaklaşık 35 Bin lise öğrencisi eğitim
almaktadır. Bu öğrencilerin çok büyük bir bölümü Antalya ve çevresinde
staj ve istihdam olanağı bulmaktadır.
Uzun yıllar rekor düzeyde büyüme gösteren, genelde ülkemiz, özelde Antalya turizm sektörü, maalesef 24 Kasım 2015 tarihinden itibaren yeni bir döneme evirilmiş bulunuyor. Kriz, sektörün zaten düşük sezon, dediği bir döneme denk geldiği için etkilerini henüz yoğun bir şekilde hissettirmeye başlamadı. Ancak, yüksek sezon dediğimiz yaz dönemi rezervasyon sayıları krizin yumuşama yerine gittikçe sertleştiğini ve derinleştirdiği bize gösteriyor. Eksilen talebin yerinin iç pazarla kapatılamayacağı da açıktır. İlimizde yapılacak olan Expo 2016nın sektöre ne katkısı olacağı tam olarak kestirilememektedir. "Turizm mi EXPO'yu besler, yoksa EXPO mu turizmi ?", tartışılmakla birlikte, bir etkisi olsa bile sınırlı olacağı var sayıldığından, bunun da mevcut krize bir çözüm getiremeyeceği açıktır. Bu çerçevede hem turizm çalışanları ve hem de işverenleri açısından krizin etkilerini hafifletmek için acil önlemler alınması zorunlu bir hal almıştır.
Antalya özelinde ve turizm sektörü insan kaynağının erozyonunu önlemek ve korumak amacı ile, bizce acilen aşağıdaki tedbirler alınmalıdır.
1- Acilen bölge birlikleri (TÜROFED -AKTOB -BETUYAB- KUYAP gibi), ilgili sivil toplum kuruluşu ve mesleki örgütler ile, ilgili kamu kurumları işbirliği ile bölgesel olarak, başta konaklama tesisleri olmak üzere, otel ve işletme bazında teker teker 2015 istihdam verilerine göre ne kadar istihdam daralması olacağı sayısal olarak ortaya çıkartılmalıdır.
2- Bu çalışma da özellikle, askıya alınan ve mevsimlik çalışan kişiler ile, krizden dolayı işten çıkartılan ve açılamayan tesislerden dolayı iş bulamayan belgeli meslek elamanları tespit edilmelidir.
3- Bu kişilere, durum düzelene ve tekrar işbaşı yapana kadar, koşulsuz olarak, işsizlik sigortası fonundan, en az asgari ücret düzeyinde ücret ödenmelidir.
4- Bu sürede bu kişiler belirlenecek kapalı işletmelerde, kamu, mesleki sivil toplu kuruluşları ve gönüllü profesyonel kişilerce meslek eğitimine tabi tutularak mesleki nitelikleri yükseltileceği gibi MYK kapsamında belgelendirilebilme olanağına ulaşılmış olunur. Bu sayede bazı kapalı işletmelerin de, çok karlı olmasa da açık kalması sağlanmış olur.
5- Açık olup da en azından başa baş noktasını yakalamaktan uzak bir dolulukta seyreden konaklama işletmelerine istihdam desteği sağlanmalı, bu çerçevede en azından çalışanların SGK işveren payı ve bazı giderleri işsizlik sigortası fonundan karşılanmalıdır.
6- Türkiye Çalışma ve İş Kurumu Genel Müdürlüğünce uygulanan İşbaşı Eğitim Programı süre, kontenjan oranı ve koşulları esnetilerek daha fazla personelin yararlanması sağlanarak işverenin istihdam yükü azaltılmalıdır.
7- Benzer bir çalışma da mutlaka seyahat acentesi ve taşıma firmaları çalışanları özelinde de yapılmalıdır. Çünkü azımsanmayacak düzeyde turizm şoförü işsiz kalacağı gibi birçok taşıma esnafı da kredilerini ödeyemez duruma geleceğinden, kamu bankalarınca kredi erteleme ve kredi kolaylıkları sağlanmalıdır.
Özet olarak; turizm sektörü açısından bu krizi atlatmanın ve normale dönerek sürdürülebilirliğini de sağlamanın en önemli koşulunun çalışanı korumaktan geçtiğine inanıyoruz. Uygulamaya konduktan buyana, turizm çalışanları, sektörün mevsimlik niteliğinden dolayı işsizlik sigortası uygulamasından bu güne kadar yeterince yararlanamadığı herkesin malumudur. Turizm çalışanlarının, geri alma oranı (işsizlik maaşı olarak) çok düşük oranlarda olduğu için fonda biriken kaynakta önemli bir payı olduğuna inanarak, bu olağanüstü durumdan dolayı, fon kaynaklarının turizm sektör ve emekçilerinin yararına kullandırılması gerektiğine inanıyoruz
Uzun yıllar rekor düzeyde büyüme gösteren, genelde ülkemiz, özelde Antalya turizm sektörü, maalesef 24 Kasım 2015 tarihinden itibaren yeni bir döneme evirilmiş bulunuyor. Kriz, sektörün zaten düşük sezon, dediği bir döneme denk geldiği için etkilerini henüz yoğun bir şekilde hissettirmeye başlamadı. Ancak, yüksek sezon dediğimiz yaz dönemi rezervasyon sayıları krizin yumuşama yerine gittikçe sertleştiğini ve derinleştirdiği bize gösteriyor. Eksilen talebin yerinin iç pazarla kapatılamayacağı da açıktır. İlimizde yapılacak olan Expo 2016nın sektöre ne katkısı olacağı tam olarak kestirilememektedir. "Turizm mi EXPO'yu besler, yoksa EXPO mu turizmi ?", tartışılmakla birlikte, bir etkisi olsa bile sınırlı olacağı var sayıldığından, bunun da mevcut krize bir çözüm getiremeyeceği açıktır. Bu çerçevede hem turizm çalışanları ve hem de işverenleri açısından krizin etkilerini hafifletmek için acil önlemler alınması zorunlu bir hal almıştır.
Antalya özelinde ve turizm sektörü insan kaynağının erozyonunu önlemek ve korumak amacı ile, bizce acilen aşağıdaki tedbirler alınmalıdır.
1- Acilen bölge birlikleri (TÜROFED -AKTOB -BETUYAB- KUYAP gibi), ilgili sivil toplum kuruluşu ve mesleki örgütler ile, ilgili kamu kurumları işbirliği ile bölgesel olarak, başta konaklama tesisleri olmak üzere, otel ve işletme bazında teker teker 2015 istihdam verilerine göre ne kadar istihdam daralması olacağı sayısal olarak ortaya çıkartılmalıdır.
2- Bu çalışma da özellikle, askıya alınan ve mevsimlik çalışan kişiler ile, krizden dolayı işten çıkartılan ve açılamayan tesislerden dolayı iş bulamayan belgeli meslek elamanları tespit edilmelidir.
3- Bu kişilere, durum düzelene ve tekrar işbaşı yapana kadar, koşulsuz olarak, işsizlik sigortası fonundan, en az asgari ücret düzeyinde ücret ödenmelidir.
4- Bu sürede bu kişiler belirlenecek kapalı işletmelerde, kamu, mesleki sivil toplu kuruluşları ve gönüllü profesyonel kişilerce meslek eğitimine tabi tutularak mesleki nitelikleri yükseltileceği gibi MYK kapsamında belgelendirilebilme olanağına ulaşılmış olunur. Bu sayede bazı kapalı işletmelerin de, çok karlı olmasa da açık kalması sağlanmış olur.
5- Açık olup da en azından başa baş noktasını yakalamaktan uzak bir dolulukta seyreden konaklama işletmelerine istihdam desteği sağlanmalı, bu çerçevede en azından çalışanların SGK işveren payı ve bazı giderleri işsizlik sigortası fonundan karşılanmalıdır.
6- Türkiye Çalışma ve İş Kurumu Genel Müdürlüğünce uygulanan İşbaşı Eğitim Programı süre, kontenjan oranı ve koşulları esnetilerek daha fazla personelin yararlanması sağlanarak işverenin istihdam yükü azaltılmalıdır.
7- Benzer bir çalışma da mutlaka seyahat acentesi ve taşıma firmaları çalışanları özelinde de yapılmalıdır. Çünkü azımsanmayacak düzeyde turizm şoförü işsiz kalacağı gibi birçok taşıma esnafı da kredilerini ödeyemez duruma geleceğinden, kamu bankalarınca kredi erteleme ve kredi kolaylıkları sağlanmalıdır.
Özet olarak; turizm sektörü açısından bu krizi atlatmanın ve normale dönerek sürdürülebilirliğini de sağlamanın en önemli koşulunun çalışanı korumaktan geçtiğine inanıyoruz. Uygulamaya konduktan buyana, turizm çalışanları, sektörün mevsimlik niteliğinden dolayı işsizlik sigortası uygulamasından bu güne kadar yeterince yararlanamadığı herkesin malumudur. Turizm çalışanlarının, geri alma oranı (işsizlik maaşı olarak) çok düşük oranlarda olduğu için fonda biriken kaynakta önemli bir payı olduğuna inanarak, bu olağanüstü durumdan dolayı, fon kaynaklarının turizm sektör ve emekçilerinin yararına kullandırılması gerektiğine inanıyoruz