HÜSEYİN BARANER '2015, PAZARLAMA MÜDÜRLERİNİN YILI OLACAK'

2015 yılı ile ilgili sorduğumuz sorulara dikkat çeken açıklamalarda bulunan Baraner, 2015 yılı ile ilgili olarak “2015 otel pazarlama müdürlerinin kendilerini göstereceği altın yıl olacak. Bu sene onların değeri ortaya çıkacak” diye konuştu.

HEYECAN YARATAN 2015’TE BAŞARILI OLACAK

Açıklama yapmadan önce birçok şirketi temsil ettiğini belirten Hüseyin Baraner, yapacağı açıklamaları bağımsız olarak yaptığını söyledi. 1978’den beri Antalya’ya Türkiye’ye turist getiren bir tecrübeye sahip olduğunu açıklayan Baraner, 2015 yılında sadece Türk turizmi için değil dünya turizmi için de sıkıntılı bir süreç olacağını dile getirdi. Baraner, 2015 yılı ile ilgili şu açıklamaları yaptı: “38 yıldır turizmin içindeyim. Dolayısı ile birçok sezon inişler ve çıkışlar gördüm. 2015’in en büyük sorunu turizm sorunu değildir. Dünya kitlendi. Dünyada büyük bir sorun var. Suriye’deki savaş, Rusya ile Batı’nın ciddi kavgası, Afrika’da olmayan ekonominin çöküşü ve insanların yeniden açlığa sevk edilmesi, Asya’daki toparlanmaya ara verilmesi, bunların hepsini toplarsanız dünya kitlenmiş durumda. Dolayısı ile biz, 2015 yılında kilitlenmiş yaralı bir dünyada turizm yapmak zorundayız. Dünyada insanlara heyecan, sevgi, sevda, aşk veren hiçbir şey yok. Kupkuru, problemli, sorunlu bir dünya içinde bölgesel bir turizm kanalı sayesinde bazı heyecanlar yaratmak için çalışıyoruz. Heyecanı yaratan bu yıl da turizmde başarılı olacaktır.”

DİNLER VE KÜLTÜRLER ARASI DİYALOG ARTMALI

2015’in en büyük sorununun insanların önünü görememesi olarak açıklayan Baraner, “Erken satışlarda büyük bir sorun yaşayacağız. İnsanlara doğru düzgün inandırıcı bilgi veren hiçbir mekanizma kalmadı. Dünyanın birçok ülkesinden tanınan bilinen kurumlardan gelen istatistikler ve öngörüler de artık itibar görmüyor. Çünkü öğrendik ki bu kurumların çoğunun bilgileri de yönlendirme bilgilermiş. Dolayısı ile insanlar ciddi bir bekleyiş içine girdi. Aynı zamanda insanlar son derece tok. Deniz, güneş ve dinlence ihtiyacı olmasa insanların seyahat ilgisi azalabilir diye düşünüyorum. İnsanlar maalesef bölündü. Kültürler arası bir birleşme olacağına insanlar bölündü. Bu anlamda ciddi bir diyalog yani kültürler ve dinler arası diyalog çalışması yapılması gerekiyor. Bugünkü dünyada artık turizmi güzel oda, güzel deniz ve güzel yemeğim var diye pazarlayamıyorsunuz. Ülkeler, dinler ve kültürler arasındaki diyalog artmalı. Türkiye’nin buna çok dikkat etmesi lazım” dedi.

2015 PAZARLAMA MÜDÜRLERİNİN YILI OLACAK

2015 yılı için belirleyici noktaya dikkat çeken Hüseyin Baraner, 2015 yılının otellerin pazarlama müdürlerinin yılı olacağını söyledi. Baraner açıklamalarına şöyle devam etti. “Bu yıl Türkiye’nin yetiştirdiği, dünya pazarını avucunun içi gibi bilen, 24 saat koşturan, otellerin pazarlama müdürlerinin yılı olacak. 2015 yılı Türk turizminin son 30 yıllık profesyonel süreçte yetiştirdiği otel pazarlama müdürlerinin kendilerini göstereceği altın yıldır. Onların değeri bu sene ortaya çıkacak. Türkiye’de işler iyi gittiği zaman ‘bu adama ne gerek var’, ‘satış müdürü ne iş yapıyor ki’, ‘Zaten otelim doluyor’ diye düşünen çok sayıda patron var. Bu insanlar bu bilgisizliklerinin tokatını bu sene yiyecekler. Bu insanlar 2015’de profesyonel insanlara yatırım yapmamalarının cezasını çekecekler. 2015 yılı, sadece parası olan, iddialı, bilgisiz, dünyadan kopuk, ‘Benim param var ben istediğimi yaparım’ diyen insanların ödeme yılı olacak. Profesyonelleri çalıştıran, müşterisine yatırım yapan, her çalışanına saygı gösteren, kurumsallaşmış oteller 2015 yılından kazançlı çıkacak.

TURİZMCİ OLMADAN MİLYON DOLARLIK BİNALAR İŞLEMEZ

Türkiye artık öyle bir dönemece geldi ki; turizmin sadece parayla ve kredi ile yapılamayacağını gördük. 2015, sadece ‘bilmem ne bankasından şu kadar kredi aldım, şu kadar oda yaptım’ edebiyatının bittiği yıl olmalı. Turizm dediğiniz zaman önce turizmci lazım. Turizmci olmadan otel olmaz. Turizmci olmadan uçakçılık, rehberlik, gastronomi olmaz. Turizmci olmadan milyon dolarlarla yapılan binalar işlemez.

TÜRK TURİZMİ TURİZMCİLERİMİZİN ESERİDİR

Türkiye her zaman krizlerden artı yaratmıştır. Türkiye, çok becerikli, eğitimli ve dünyayı tanıyan, çok dil bilen insanlarımız olduğu için turizmde başarıya ulaştı. Turizmciler bu işi bildiği için krizler fırsata dönüştü. Krizi fırsata çeviren yatırımcılar ve otel sahipleri değildir. Turizmi bilen insanlar Türkiye turizmini bu noktaya getirdi. Evine uğramadan ülke ülke gezen pazarlama müdürleri ve çalışanlarının, otel müdürlerimizin, aşçılarımızın eseridir Türkiye.

TÜRKİYE HALA BİNAYA TAPAN BİR TOPLUM

Bakın Antalya turizmini yaratan otel müdürlerinin çoğu Antalya’dan dışlandı. Çoğu Antalya’da yok. Bir kısmı Tayland, bir kısmı Afrika, bir kısmı da ABD’de. Türkiye insana değer vermesini öğrenemedi. Türkiye hala binaya tapan bir toplum. Binanız güzel ve büyükse herkes sana tapıyor. Aklına, bilgine, geçmişine, tecrübene ve bu şehre verdiğin katkıya kimse bakmıyor. Sadece binanın büyüklüğü ile senin değerini ölçüyorlar. Bu da Türkiye’yi kilitledi ve bugünkü konumuna getirdi. Yani Türkiye’de sadece oda satan, kendi yaşadığı şehrin bölgenin tarihini bile bilmeyen, kendi yaşadığı şehrin müzesine bile gitmeyen, Perge’nin etrafını ucuz kebapçılarla donatan, Aspendos’un yanına benzin istasyonu açan, golf sahalarının içine benzin istasyonu açan bir zihniyetin devamını görüyoruz.

ANTALYA İÇİN HER GÜN DUA EDİYORUM

Ben 38 yıldan beri Antalya’ya turist getiriyorum. Her sabah ve akşam Allah buraya bu güzellikleri verdi diye Antalya için dua ederim. Ben 38 yılda Antalya’da bir dalı koparmadım. Antalya sevdası ile çok koşturdum. Bunu bilenler çok iyi bilir. Ben 38 yıldır bu şehrin turizminde kayıtlıyım.

İNSANLAR “TURİZMCİYİM” DEMEKTEN ÇEKİNİYOR

Türkiye, turizmciliği yeniden öğrenmesi gerekiyor. Turizm öyle bir hale getirildi ki bazı insanlar ‘turizmciyim’ demekten çekiniyor. Turizmci tabiri ucuzlatıldı. Turizmci az kazanan, az bilen, devamlı iş değiştiren, işten çabuk kovulan bir statüye getirilmeye çalışılıyor.

30 YILDIR AYNI ŞEYLER KONUŞULUYOR

Türkiye’deki dernekler ve birlikler çok iyi niyetli ama 2015 yılında hala 1985’lerde konuştuğumuz talepleri tekrarlıyorlar. Burada suçlu sadece turizmciler değil. Gelen bakanlara bakın. Gelenler hep kendi görüşlerini turizme yansıttılar. Biz onlara turizmi öğreteceğimize onlar bize turizmi öğretmeye çalıştılar. Bu 30 yıldır böyle devam ediyor ve değişmedi. Bizler 3-4-5 dil konuşan ve yüzlerce kitap okuyan insanlarız. Ama biz daha dünyayı görmemiş, herhangi bir ülkeye gitmemiş bazı kamu yöneticilerinin önünde el pençe duruyoruz. Kendimizi bu kadar küçük duruma düşürüyoruz. Neden? Çok önemli işler yapıyoruz. ‘Sus zamanı değil sonra anlatırız’ diye diye 30 yıl geçti. Bu 30 yılda dünya da değişti. Dolayısı ile çok dikkatli olmamız lazım. Sektöre olan saygıyı yeniden geri kazanmamız lazım. Kamuda itibarın arttırılması lazım. Ondan sonra sürdürülebilir yeni dünya toplumunun gerçekten arzuladığı barış, sevgi ve heyecan dolu yeni ürünlere hep beraber koşturmamız lazım.

YOL AYRIMINA GELDİK

Büyük bir iddia ile ‘ben bilirim’ demek Türk turizmine zarar veriyor. Çabuk olsun, yamuk olsun benim adım konsun anlayışı da bitmeli. Hala bakınız Belek’e golfçü getirmeye çalışıyoruz ama topa vurulan noktadan 40 metre ileride golf sahası içine benzin istasyonu açılıyor. Alanya-Antalya yolu sanki tarihi ve turistik bir mekana değil de büyük bir petrol ve kimya limanına ulaşıyormuşsunuz havası yaratılmış. 110 km’de 50 tane benzin istasyonu var. Turistler sağa sola bakmak istemiyor. Reklam tabelalarına bakmak istemiyor. Dolayısı ile bunları söylememiz lazım. Bunları neden söylüyorum? Çok bilmişlik taslamak için değil Antalya ve Türkiye’ye olan sevgimden dolayı söylüyorum. Artık gerçekten yol ayrımına geldik. Türkiye rakipsiz değil. Gereksiz yere kendimizi övmeyelim. İşini iyi yapan müşteriyi kapıyor.

DİYALOG EKSİKLİĞİNİ GİDERMELİYİZ

Reklam az, tanıtım az demek de doğru değil. Türkiye yeterince tanıtılıyor. Türkiye’nin en büyük eksikliği diyalogdur. Türkiye yurt dışına sırf fotoğraf ve video gönderiyor. Ama kimse gidip insanlar ile birebir konuşmuyor. İnsanlar Türkiye’nin fotoğraflarından bıktı. İnsanlar Türk turizmi ile diyalog kurmak istiyor.

TURİZM GELİŞİM ANAYASASI

Açıklamalarım bazı insanlara ters gelebilir. Ben bunu da kendimde büyük bir hak olarak görüyorum. Çünkü ben Antalya’ya hiç turist gelmezken gelmiş ve devamlı Antalya için koşmuş bir insan olarak bazı tehlikeleri görüyorum. Bu anlamda turizm sektörünün gelecek seçimlerden sonra çok ciddi bir alt yapıya sahip olması lazım. Milli bir turizm birlikteliği şart. Herhangi bir bakanın, herhangi bir belediye başkanının, valinin, kaymakamın düşüncesi ile değiştirilemeyecek, herkesin altına imza attığı bir turizm gelişim anayasası yaratmalıyız.”