HER ŞEY DAHİL TATİLE KORONA DAHİL OLMASIN!

Dünya Gazetesi'nden Mehmet Kara kaleme aldı! İşte o yazı:

HER ŞEY DAHİL TATİLE KORONA DAHİL OLMASIN!

"Burası Antalya.

Türkiye’nin turizm başkenti.
Aynı zamanda ülkenin önde gelen tarım merkezlerinden biri.
Özellikle de örtü altı tarım konusunda…

Elbette tarım sektöründe de konuşulacak çok başlık var ama şimdilik onları bir yana bırakıp (Belki de Tarım Yazarımız Ali Ekber Yıldırım’a havale edip) turizmden yürüyelim...
Antalya’nın bu alandaki rolü öylesine önemli ki, Türkiye’de turizmi geliştirme adına her ne yapılıyorsa mutlaka bu şehrin de adı geçer, ister istemez.
Örneğin “sadece kum, deniz ve güneş ile buraya kadar, yeni şeyler bulmak lazım” denilerek yeni arayışlara girildiğinde...
Kültür turizmi, sağlık turizmi, spor turizmi, yayla turizmi, gastronomi turizmi vs. alanlarında atılmış adımlara Antalya bir şekilde ev sahipliği yapagelmiştir.

Antalya’da kültür turizmi adına müzik ve film festivalleri var.

Elmalı Tekke Köyü’ndeki (Yarım asırdır köy diye bildiğim yere mahalle demeye dilim bir türlü dönmüyor!) Abdal Musa Şenlikleri’ni de inanç/kültür turizmi başlığı altına koymak mümkün.
Spor turizmi denilince Avrupa ve Asya ülkelerindeki spor kulüplerinin kış kamplarını yapmak için arayıp da bulamadıkları Akdeniz kıyılarındaki devasa turistik tesisler akla geliyor. Hatta sadece yaz turizmi değil, Saklıkent Kayak Merkezi ile kış turizminde de adından söz ettiriyor Antalya.

Spor turizmi adına Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Yarışları’nın en çok ilgi çeken etaplarından bir kısmı bu şehirde. Düzenlenen çeşitli Golf Turnuvaları ile başta Kırkpınar Yağlı Güreşleri’nden daha eski bir tarihe sahip Elmalı Yeşilyayla Güreşleri olmak üzere, ünü il sınırlarını da aşan yerel spor etkinliklerini de bunlara ekleyebiliriz.
Sağlık turizmi alanında ise spesifik olarak bu amaca hizmet eden terapi merkezlerini de bünyesinde barındıran tesisleri örnek göstermek mümkün. Tabii bir de tatil ve tedaviyi bir arada sunan diş tedavisi ve estetik operasyonlar gibi hizmetleri de içeren seyahat imkanlarını...

Hatta ve hatta yaygın olarak bilinmese de, Antalya’da meraklılarının sektirmeden her yıl gelip konakladığı yoga otelleri bulunduğunu da söyleyelim.
Antalya Ticaret Borsası’nın liderliğinde 10 yıldan bu yana gerçekleştirilen ve sadece Antalya’nın değil, 81 ilin ayrı ayrı temsil edildiği Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX de bir yanıyla ‘gastronomi turizmi’ başlığı altına girmeyi hak ediyor aslında.
Tüm bunlar ve yazamadıklarımız bir yana Türkiye’de Antalya ve turizm denilince akla ilk gelen başlık hiç kuşkusuz turist sayısında ve turizm gelirindeki artış ya da azalışlar olur. En çok ziyaretçi gönderen ülkeler listesi de her yıl mutlaka ayrıntılı şekilde irdelenir ve bu tablonun nasıl geliştirilebileceği üzerine kafa yorulur. Bu haberlerde başrollerden biri mutlaka Antalya’ya aittir...
Her neyse...

Yılbaşında başlayıp 11 Mart 2020 itibariyle Türkiye’de de varlığı resmen doğrulanan koronavirüs salgını Antalya’yı da ciddi şekilde etkiledi.
Özellikle insan hareketlerine getirilen kısıtlama turizm hareketliliğini sıfırladı. 1 Haziran 2020 itibariyle yeniden normale dönüş hazırlıkları başlayınca Antalya’da ilk hareketlenen sektör kuşkusuz turizm.

Ancak...

Tanıyanlar bilir, mesleki faaliyetlerimde meselelere pozitif bakmaya çalışırım.
Yine öyle yapmaktan yanayım. Ancak okuduklarımız ve onun da ötesinde duyduklarımız, Antalya’nın sağlık açısından ciddi bir tehdit altında olduğunu düşündürüyor.
Geçtiğimiz günlerde Antalya’nın komşu illerinden Konya’nın Çumra ilçesi belediye başkanı Halil Oflaz hayatını kaybedince gözler belediye başkanlarına çevrildi.
Bu arada Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ile Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel’in de koronavirüse yakalandıkları açıklanmıştı. Konyaaltı Belediye Başkanı Semih Esen, çok yakınındaki belediye yetkililerinde koronavirüs teşhis edilince kendini karantinaya aldı.

Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen de Büyükşehir Belediye Başkanı Böcek’in koronavirüse yakalandığı tespitinden sonra kendisini bir haftalığına karantinaya alanlardan. Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın yaptırdığı testlerin sonucu negatif çıkarken, Gazipaşa Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz da kendisini izole etmek zorunda hissetti.

Bir ildeki koronavirüse yakalanan yöneticilerin sayısı, toplam nüfus içindeki salgına yakalanma oranını birebir yansıtmasa da bir fikir verir kuşkusuz.
Bu arada kulağımıza gelenler sadece yöneticilerle ilgili değil. Antalya’daki turistik tesisler sosyal mesafe, maske ve temizlik merkezli salgın önlemlerini alarak faaliyet gösteriyor elbette. Zaten oteller, virüse karşı beklenen seviyede önlem aldığını gösteren sertifikalar ile faaliyet göstermek durumunda.

Yine de gelen bilgiler, kentteki turizm tesislerinde çalışanlar ile buralarda konaklayan turistler arasında ciddi sayıda koronavirüs vakası bulunduğu yönünde.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarından, ülke genelinde koronavirüs vakalarındaki artışı zaten izliyoruz. Antalya’nın durumu ise çok daha özel. Çünkü 1 Haziran 2020 öncesi Türkiye’nin en az vaka görülen illeri arasında yer alan Antalya’ya en çok turist Rusya’dan geliyor. Ve yıllardır Türkiye’nin turizm partnerleri arasında yer alan Rusya halen dünyada en fazla salgın vakasına rastlanan ülkelerden biri.

Temmuz ayından itibaren turist ağırlamaya başlayan Antalya’ya gelen yabancı ziyaretçi sayısı, Ağustos ayında ciddi seviyelere ulaştı. Her ne kadar olağan dönemlerdeki sayının henüz yüzde 10-15’i seviyesinde olsa da ağırlanan turist sayısı azımsanmayacak seviyede.
Antalya, turizmin yerel ekonomiye katkısını aşağıya çeken “Her şey dahil -AllInclusive” tatil sisteminin hakim olduğu bir ildir ve bu durum yıllardır eleştirilir. Herkes “Virüs salgını, turizm anlayışını değiştirecek, kitle turizminin yerini butik hizmetler alacak, dolayısıyla her şey dahil sistemi gözden düşecek” diye beklerken şu yaşananlara bakar mısınız?

Bize göre, Vali Ersin Yazıcı ve Belediye Başkanı Muhittin Böcek başta olmak üzere, ildeki bütün yöneticilerin Antalya ve turizm adına kötü tecrübeler yaşanmaması için daha sıkı önlemlere imza atmaları gerekiyor. Aksi takdirde “her şey dahil tatil” paketlerinin sona ermesi yerine “korona dahil tatil” gibi bir görüntüyle karşı karşıya kalınabilir. Ve böylesi bir algı oluşursa eğer, ileride sadece Antalya turizmine değil, ülke turizmine de zarar verir. Yani Rus turistler dahil, tüm misafirlerimizi tatil kampında ağırlayalım, karantina kampında değil... “Sağlık turizmi gelişsin” derken, “salgın turizmi” peydah olmasın.

Ve son bir not: Lütfen turizm sektörü temsilcileri bu konuda çok bilinçli hareket etsin. Belli oranda koronavirüs vakasına rastlanmasından çok, bu süreci nasıl yönettiğiniz daha önemlidir. Ve bu alanda güven oluşturacak ilk hareket, şeffaf davranmaktır. İnsanları en çok bilinmezlik korkutur. Korkunun kaynağı şüphedir çünkü..." (Mehmet Kara/Dünya)