BAYINDIR,''BİR BABAYİĞİT ÇIKARSA, BUGÜN BİLE GİDERİM''
Turizmin efsane başkanlarından Bayındır, başkanlığı döneminde gerçekleşen çalışmaları anlattı ve görevi devredeceği yeni başkanın özelliklerini de sıraladı.
Son 4 dönemdir TÜROB Başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. Başkanlığınız döneminde neler yaptınız?
TUROB’un dernek statüsünde gerçekleştirebileceği herşeyi yapmaya çalıştık. Eğitime önem verdik, bakanlıkla beraber meslek standartlarını hazırladık. Tanıtım çalışmalarına yoğunlaştık. Neredeyse gitmediğimiz ülke, katılmadığımız fuar kalmadı. Fuarlarda İstanbul Stadı hazırladık. Şimdi de Çin ve Hint pazarlarına açılmak için çalışmalar yürütüyoruz.
Çevreye duyarlılık programları uyguladık. Bakanlıkla ortak çalışmalara imza atıyoruz. Kendi işletmeme harcadığım mesainin üç katını TUROB’a harcıyorum. O nedenle artık cumartesi-pazar da çalışmak zorunda kalıyorum.
Hemen hemen her turistik tesisin telif hakları sorunu bulunuyor. Bununla ilgili çalışmalar hangi aşamada?
Telif haklarıyla ilgili yapılan çalışmalar devam ediyor. Yalnız bu konuda bir yetki karmaşası da mevcut. Çünkü telif haklarıyla ilgilenenlere kanunla verilen yetkiler sınırsız. Diyelim bir telif hakkı ihlali söz konusu. Hem para cezası, hem hapis cezası ihtimali var. Hapis cezası bir tehdit olarak kullanılıyor. Telif hakkını ödemiş işletmelerde dahi bir takım baskınlar gerçekleştiriliyor.
Oda için ayrı, bar için ayrı işlem yapılıyor. Biz de bu nedenle bir düzenleme yaptık ve 5 yıldızlı otellere, daha düşük yıldızlı otellere göre oda başına daha fazla fiyat koyduk. Çünkü daha çok mekanları var. Mesela eşya dükkanları en az 3 tane. Restoranları var. Lobisinde pastane bulunuyor. O nedenle onların biraz daha fazla ödemesi normal. Tüm bu yapılanlara rağmen tekrar para istenmeye başlanınca, rahatsız edici bir durum orta çıkıyor Neyseki son aşamada anlaşmış durumdayız. Önümüzde yapacağımız daha çok güzel işler var. Ama iyice netleşince duyurmak istiyoruz.
İstanbul turizminin ana sorunları nelerdir?
Bu soru, kocaman bir yaraya parmak basıyor. Biz yurt dışına çıktığımızda İstanbul’u tanıtırken, ‘İstanbul’u yaşamak lazım’ diyoruz. Kalış süresini daha uzatabilmeyi ve insanların İstanbul’u daha çok sevmesini sağlamayı amaçlıyoruz. İstanbul’u yaşamak lazım, ama nasıl? İki tarihi eser görmekle İstanbul u yaşamazsınız. Boğazı görmeden giden İstanbul’u nasıl yaşayacak? Eminönü’nde taze bir sıcak simit, sonra balık-ekmek yemek, salaş bir lokantada akşam keyfi yapmaktır İstanbul’u yaşamak. Bunu tanıtmak, sonra da yaşatmakla mümkün olur bir yabancıya İstanbul’u sevdirmek.
İstanbul’u, onun yaşam şeklini bozmamak lazım.
İstanbul’da bir sokakta masalar, sandalyeler kaldırımın üstündeyse onları kaldırmak yerine işgaliye vergisini alırsın. Onlar orada durur, kaldıramazsın, kaldırmaman lazım. Onları kaldırdığın zaman hem ekonomiye, hem İstanbul’a, hem Türk kültürüne, hem de prestijimize zarar verirsin. Bir de gürültü konusu var. Tamam, ‘İnsanlar rahatsız edilsin’ demiyoruz ama, 12’de müziği susturmak da olmaz. Gece hayatı böyle bir şeydir. İnsanlar eğlenmeye sizin müziği susturduğunuz saatte başlıyor.
Yasaklarla bir yere gelinmez. Çözüm üretmek gerekir. Gürültü konusunun da çözümü var. Sesi dışarı iletmeyen çok güzel sistemler mevcut. Bir ses duvarı var, içine bir giriyorsun o masa yıkılıyor, biz burada yan yana istediğimiz gibi konuşuyoruz. Bunlar biraz masraflı çözümler ama, sorun böyle çözülecekse yapacak bir şey yok. Yıkıcı olmak yerine, yapıcı olmak lazım.
Turizm bu ülkenin ekonomisinin itici gücüyse, uzman ellerce yönetilmelidir. Turizmi ilgilendiren her konuda, çıkan her genelgede, her yeni kanun teklifinde mutlaka bakanlığın veya turizm örgütlerinin fikri alınmalıdır. Turizm sektörüne ve turizmcilere hak ettikleri ilgi ve saygı gösterilmelidir. Bugün Türkiye’ye 30 milyonun üstünde turist geliyor. Turistlerin bıraktığı para 22 Bin Milyar Lira. Bunun yan gelirleri de var. Türkiye’ye çok ciddi bir turizm geliri sağlıyoruz. Turizm önemli bir konu ve biz turizmciler işimizi büyük bir ciddiyetle yapıyoruz. O nedenle devletin bizim işimizi kolaylaştırması lazım.
İstanbul, dünya turizminin neresinde? Yakın gelecekte kaç milyon turist bekliyor sunuz?
İstanbul, dünya turizminin tam merkezinde yer alıyor. İnşallah çok daha iyi olacak. Bu yıl gelen turist sayısı 10 milyona yaklaşır ama önümüzdeki sene bir sıçrama yapıp 12 milyonu bulabiliriz. Türk turizmi çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Yeter ki biz bir takım ürkütücü kararlarla ülkemize gelen ya da gelecek olan turistlerin önüne set çekmeyelim.
Alt yapı sorunları için neler yapılmalı?
Pekçok altyapı sorununun çözüldüğünü görmek, beni mutlu ediyor. Özellikle trafik konusunda büyük yol katedildi. Şimdi köprüler vızır vızır işliyor, vapurlar aralıksız çalışıyor, Marmaray yapılıyor, yakında bitecek ve hizmete girecek. Sorunlar bitti mi? Hayır ama, İstanbul’u rahatlatan çalışmalar da devam ediyor.
Son yıllarda pekçok otelin açılması ve dünyaca ünlü markaların İstanbul’a akın etmesini nasıl değerlendiriyor sunuz?
Yurtdışından Türkiye’ye yatırım amaçlı gelen hiçbir işletme, gayrimenkul yatırımı yaparak gelmiyor. Bir ara tekstil çok para getiriyordu, herkes tekstilciydi. Şimdi turizm iyi gidiyor, herkes turizmci oluyor. Tabii ki yatırımların yapılması önemli ama, bunun bir dengede tutulması lazım. Ben bu konuyu yıllar önce Antalya için gündeme getirmiştim Arz-talep dengesi çok önemli. İhtiyaçtan fazla yatak arttırılmamalı. Benim yıllar önce yaptığım uyarı şimdi geçerlilik buldu. Şimdi görüyoruz ki Antalya’da yeterli müşteri yok. Çoğu büyük otel zorluk içinde. Bir tanıdığı arıyorsun, bir bakıyorsun otelini satmış. Dolayısıyla, yeni yatırımları muhakkak arz talep dengesini göze alarak yapmak gerekli.
Yurt dışındaki büyük firmalar Türkiye’de her zaman para kazanacakları işlerle gelirler. Zincir otellerin ise, müşteri sorunu yok. Çünkü onlar müşteri potansiyellerini kendileri yaratıyorlar. Başka bir otelin böyle bir imkanı yoksa, pazarlama yapabilmesi, para kazanabilmesi çok zor. Müşterinin potansiyeline göre otelinizin yıldızını seçmeniz lazım.
TÜROB Yasası ne aşamada, ne zaman çıkar?
Yasanın hem iyi hem kötü tarafları var. Yasa bir kere şımarıklık etme vesilesi Bizim yasamız yok ama, hatrımız var. Her şey yasayla değil. Diğer taraftan, yasanın olması bizim daha etkin bir kuruluş olmamızı sağlayacak.
TÜROFED ile bir anlaşmazlığınız vardı. Ayrıldınız, birleşebiliriz dediniz. Son durum nedir?
Bizim TÜROFED ile hiçbir problemimiz yok. Ama TÜROFED, İstanbul gibi ciddi çalışan bir derneği dikkate almalı. TÜROFED bize yazı yazdı ve telif eserlerine para yatırmayanların listesini istedi. Ben böyle bir şeyi hiç açıklayabilir miyim? Dolayısıyla biz ayrıldık. Kendi işimize bakmaya başladık. Bize yazdığınız zaman cevabınızı alırsınız.
Yeni dönemde tekrar aday olmayı düşünüyor musunuz?
Eğer bir babayiğit gelirse, gecemi gündüzüme katıp yaparım diye ikna ederse, bugün bile giderim.
TÜROB olarak ‘Yeşillenen Oteller’ projesini oluşturdunuz. Bu proje ne aşamada, otellerin ilgisi nasıl?
Bu aslında bizim çok eskiden beri düşündüğümüz bir projeydi. Bakanlıkla işbirliği yaparak bunu olgunlaştırdık. Dünyadaki örnekleri dikkate aldık. Çeşitli kriterler belirlendi. Denetlemeler çok sıkı yapılıyor. Bu kriterlere uyanlar belgesini alıyor. Yaklaşık 45 adet yeşillenen otelimiz var.
Son 4 dönemdir TÜROB Başkanlığı görevini yürütüyorsunuz. Başkanlığınız döneminde neler yaptınız?
TUROB’un dernek statüsünde gerçekleştirebileceği herşeyi yapmaya çalıştık. Eğitime önem verdik, bakanlıkla beraber meslek standartlarını hazırladık. Tanıtım çalışmalarına yoğunlaştık. Neredeyse gitmediğimiz ülke, katılmadığımız fuar kalmadı. Fuarlarda İstanbul Stadı hazırladık. Şimdi de Çin ve Hint pazarlarına açılmak için çalışmalar yürütüyoruz.
Çevreye duyarlılık programları uyguladık. Bakanlıkla ortak çalışmalara imza atıyoruz. Kendi işletmeme harcadığım mesainin üç katını TUROB’a harcıyorum. O nedenle artık cumartesi-pazar da çalışmak zorunda kalıyorum.
Hemen hemen her turistik tesisin telif hakları sorunu bulunuyor. Bununla ilgili çalışmalar hangi aşamada?
Telif haklarıyla ilgili yapılan çalışmalar devam ediyor. Yalnız bu konuda bir yetki karmaşası da mevcut. Çünkü telif haklarıyla ilgilenenlere kanunla verilen yetkiler sınırsız. Diyelim bir telif hakkı ihlali söz konusu. Hem para cezası, hem hapis cezası ihtimali var. Hapis cezası bir tehdit olarak kullanılıyor. Telif hakkını ödemiş işletmelerde dahi bir takım baskınlar gerçekleştiriliyor.
Oda için ayrı, bar için ayrı işlem yapılıyor. Biz de bu nedenle bir düzenleme yaptık ve 5 yıldızlı otellere, daha düşük yıldızlı otellere göre oda başına daha fazla fiyat koyduk. Çünkü daha çok mekanları var. Mesela eşya dükkanları en az 3 tane. Restoranları var. Lobisinde pastane bulunuyor. O nedenle onların biraz daha fazla ödemesi normal. Tüm bu yapılanlara rağmen tekrar para istenmeye başlanınca, rahatsız edici bir durum orta çıkıyor Neyseki son aşamada anlaşmış durumdayız. Önümüzde yapacağımız daha çok güzel işler var. Ama iyice netleşince duyurmak istiyoruz.
İstanbul turizminin ana sorunları nelerdir?
Bu soru, kocaman bir yaraya parmak basıyor. Biz yurt dışına çıktığımızda İstanbul’u tanıtırken, ‘İstanbul’u yaşamak lazım’ diyoruz. Kalış süresini daha uzatabilmeyi ve insanların İstanbul’u daha çok sevmesini sağlamayı amaçlıyoruz. İstanbul’u yaşamak lazım, ama nasıl? İki tarihi eser görmekle İstanbul u yaşamazsınız. Boğazı görmeden giden İstanbul’u nasıl yaşayacak? Eminönü’nde taze bir sıcak simit, sonra balık-ekmek yemek, salaş bir lokantada akşam keyfi yapmaktır İstanbul’u yaşamak. Bunu tanıtmak, sonra da yaşatmakla mümkün olur bir yabancıya İstanbul’u sevdirmek.
İstanbul’u, onun yaşam şeklini bozmamak lazım.
İstanbul’da bir sokakta masalar, sandalyeler kaldırımın üstündeyse onları kaldırmak yerine işgaliye vergisini alırsın. Onlar orada durur, kaldıramazsın, kaldırmaman lazım. Onları kaldırdığın zaman hem ekonomiye, hem İstanbul’a, hem Türk kültürüne, hem de prestijimize zarar verirsin. Bir de gürültü konusu var. Tamam, ‘İnsanlar rahatsız edilsin’ demiyoruz ama, 12’de müziği susturmak da olmaz. Gece hayatı böyle bir şeydir. İnsanlar eğlenmeye sizin müziği susturduğunuz saatte başlıyor.
Yasaklarla bir yere gelinmez. Çözüm üretmek gerekir. Gürültü konusunun da çözümü var. Sesi dışarı iletmeyen çok güzel sistemler mevcut. Bir ses duvarı var, içine bir giriyorsun o masa yıkılıyor, biz burada yan yana istediğimiz gibi konuşuyoruz. Bunlar biraz masraflı çözümler ama, sorun böyle çözülecekse yapacak bir şey yok. Yıkıcı olmak yerine, yapıcı olmak lazım.
Turizm bu ülkenin ekonomisinin itici gücüyse, uzman ellerce yönetilmelidir. Turizmi ilgilendiren her konuda, çıkan her genelgede, her yeni kanun teklifinde mutlaka bakanlığın veya turizm örgütlerinin fikri alınmalıdır. Turizm sektörüne ve turizmcilere hak ettikleri ilgi ve saygı gösterilmelidir. Bugün Türkiye’ye 30 milyonun üstünde turist geliyor. Turistlerin bıraktığı para 22 Bin Milyar Lira. Bunun yan gelirleri de var. Türkiye’ye çok ciddi bir turizm geliri sağlıyoruz. Turizm önemli bir konu ve biz turizmciler işimizi büyük bir ciddiyetle yapıyoruz. O nedenle devletin bizim işimizi kolaylaştırması lazım.
İstanbul, dünya turizminin neresinde? Yakın gelecekte kaç milyon turist bekliyor sunuz?
İstanbul, dünya turizminin tam merkezinde yer alıyor. İnşallah çok daha iyi olacak. Bu yıl gelen turist sayısı 10 milyona yaklaşır ama önümüzdeki sene bir sıçrama yapıp 12 milyonu bulabiliriz. Türk turizmi çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Yeter ki biz bir takım ürkütücü kararlarla ülkemize gelen ya da gelecek olan turistlerin önüne set çekmeyelim.
Alt yapı sorunları için neler yapılmalı?
Pekçok altyapı sorununun çözüldüğünü görmek, beni mutlu ediyor. Özellikle trafik konusunda büyük yol katedildi. Şimdi köprüler vızır vızır işliyor, vapurlar aralıksız çalışıyor, Marmaray yapılıyor, yakında bitecek ve hizmete girecek. Sorunlar bitti mi? Hayır ama, İstanbul’u rahatlatan çalışmalar da devam ediyor.
Son yıllarda pekçok otelin açılması ve dünyaca ünlü markaların İstanbul’a akın etmesini nasıl değerlendiriyor sunuz?
Yurtdışından Türkiye’ye yatırım amaçlı gelen hiçbir işletme, gayrimenkul yatırımı yaparak gelmiyor. Bir ara tekstil çok para getiriyordu, herkes tekstilciydi. Şimdi turizm iyi gidiyor, herkes turizmci oluyor. Tabii ki yatırımların yapılması önemli ama, bunun bir dengede tutulması lazım. Ben bu konuyu yıllar önce Antalya için gündeme getirmiştim Arz-talep dengesi çok önemli. İhtiyaçtan fazla yatak arttırılmamalı. Benim yıllar önce yaptığım uyarı şimdi geçerlilik buldu. Şimdi görüyoruz ki Antalya’da yeterli müşteri yok. Çoğu büyük otel zorluk içinde. Bir tanıdığı arıyorsun, bir bakıyorsun otelini satmış. Dolayısıyla, yeni yatırımları muhakkak arz talep dengesini göze alarak yapmak gerekli.
Yurt dışındaki büyük firmalar Türkiye’de her zaman para kazanacakları işlerle gelirler. Zincir otellerin ise, müşteri sorunu yok. Çünkü onlar müşteri potansiyellerini kendileri yaratıyorlar. Başka bir otelin böyle bir imkanı yoksa, pazarlama yapabilmesi, para kazanabilmesi çok zor. Müşterinin potansiyeline göre otelinizin yıldızını seçmeniz lazım.
TÜROB Yasası ne aşamada, ne zaman çıkar?
Yasanın hem iyi hem kötü tarafları var. Yasa bir kere şımarıklık etme vesilesi Bizim yasamız yok ama, hatrımız var. Her şey yasayla değil. Diğer taraftan, yasanın olması bizim daha etkin bir kuruluş olmamızı sağlayacak.
TÜROFED ile bir anlaşmazlığınız vardı. Ayrıldınız, birleşebiliriz dediniz. Son durum nedir?
Bizim TÜROFED ile hiçbir problemimiz yok. Ama TÜROFED, İstanbul gibi ciddi çalışan bir derneği dikkate almalı. TÜROFED bize yazı yazdı ve telif eserlerine para yatırmayanların listesini istedi. Ben böyle bir şeyi hiç açıklayabilir miyim? Dolayısıyla biz ayrıldık. Kendi işimize bakmaya başladık. Bize yazdığınız zaman cevabınızı alırsınız.
Yeni dönemde tekrar aday olmayı düşünüyor musunuz?
Eğer bir babayiğit gelirse, gecemi gündüzüme katıp yaparım diye ikna ederse, bugün bile giderim.
TÜROB olarak ‘Yeşillenen Oteller’ projesini oluşturdunuz. Bu proje ne aşamada, otellerin ilgisi nasıl?
Bu aslında bizim çok eskiden beri düşündüğümüz bir projeydi. Bakanlıkla işbirliği yaparak bunu olgunlaştırdık. Dünyadaki örnekleri dikkate aldık. Çeşitli kriterler belirlendi. Denetlemeler çok sıkı yapılıyor. Bu kriterlere uyanlar belgesini alıyor. Yaklaşık 45 adet yeşillenen otelimiz var.