Baraner'den yeni bakana
Barışcıl ve önyargısız medeni siyasi yapıya ve inança sahip olan Günay'ın sektörümüzde tüm turizimcileri eşit bir şekilde kucaklayacağına inanmaktayız.
60. hükümetin bir 'İcraat Kabinesi' olarak kabül gördüğü genel anlayışı içersinde "istikrarlı politik ve ekonomik ortam" isteği, sektörümüz nezninde hergün artmaktadır. Şimdi önemli olan, bu beklentinin altını doldurarak gerekli adımların sağlam bir şekilde atılarak sektörel gelişmeleri ve artı verileri hızlandırmaktır..
Turizmin kabuk değiştirdiği bu günlerde kapsamlı bir şekilde 2. Turizm Hamlesi başlatılmalıdır. 1980'lerden bu yana çok büyük yollar kat edildiği kuşkusuz olsa da, Türkiye'nin hedefi, dünya turizmdeki yeri ilk 10 değil, ilk 3 içinde yer almaktır. Bu hedefe erişilmesi için, istikrarlı bir ortamda ve kararlılık içinde turizmin tüm dinamikleri ve aktörleri ile samimice bir araya gelmeliyiz. İçinde bulunduğumuz kesitte, özellikle de genel seçimlerin sonuçlarıyla ulaşılan yeni politik ortamda bu unsurların tam anlamıyla yerine oturacağı bir fırsatı yakalama imkanı doğmuştur. Ayrıca bu olumlu durumu destekleyecek ve güçlendirecek 25 yıllık bir tecrübe sektörümüzün her kesiminde mevcuttur. Bu sektörel tecrübe Türk turizminin ikinci kalkınma ve gelişme hamlesi için iyi niyet içersinde her türlü işbirliğine hazırdır.
Yeni hükümetimiz Türk turizminin tek- tek, sezon-sezon değil, gelecek 10 yılını masaya yatırıp yönlendirip, biçimlendirmelidir.
Türkiye ekonomisinde hiçbir sektörde turizm sektöründeki cazip mekanizma yoktur. İthal girdisinin azlığı ve yüksek istihdam özellikleri ile ekonomimiz için "Lokman Hekim ilacı" olan turizmin günümüze kadar devlet ve sektör seviyesinde stratejisi ve mastır planı olmayan turizme, yeni dönemde hak ettiği ihtimamın gösterilmesi, ülkesel düzeyde birçok çıkmazları birlikte çözecektir. Bu ortama girilebilmesi için hem turizm camiasının birleşerek tek seslilik özelliğini gösterebilmesi, hem de bu eyleme orkestra şefliği yapmak üzere yeni bakanımızın kolları sıvaması gerekmektedir. Özel ve kamu kesimlerinin işbirliği sayesinde yapılacak ürün çeşitlendirmesi ve yeni ulusal marketing enstrümanlarının devreye sokulması Türk turizminin kar eden, istihdam hacmini devamlı artıran ve dünyada ilk gidilip-görülmesi yer olarak anılan bir turizm ülkesi haline getirecektir.
Dünyamızın geriye kalan son yer altı ve doğal kaynaklarını ve zenginliklerini kaybettiği bu yıllarda turizmde kaynakların en verimli şekilde nasıl kullanılacağının iyi hesaplamalıyız. Son yıllarda kat edilen gelişmelerde Türk turizmi sadece fiziki olarak büyümüş, büyütülmüş, boy atmıştır, vucudunun sadece belirli kasları güçlenmiştir,
Yeni hükümetimiz bu gücü ve tecrübeyi sahiplenerek sadece yola devam değil bizlerle bu yolda koşarak turizmimizi gerçek bir 'halk sanayisi' ne dönüştürebilir.
Dünya da yanlız değiliz: Hepimiz biliyoruz; yanlış devam edersek kaybımız büyük olacaktır:
Avrupa'da Türkiye'yi herkes kendine rakip görüyor. Turizm piyasalarında çoğu kez söze: 'Türkiye olmasaydı' veya 'Türkiye'yi ile kıyasladığımızda' diye başlanıyor.
Piyasalarsa hem önemseniyoruz, hem yakın takip ediliyoruz. Turizm ülkelerinin tümü Türkiye'ye büyük sayıda turist kaptırdığına inanıyor ve ülkemize gelen turistleri kendi turistleri olarak görüyorlar.
Bu ortamda geleceğimizi ve yarattığımız değerleri devamlı olarak güvence altına almalıyız; hem devletimiz, hem yatırımcılar, hem çalışanlar, hemde profesyonel yöneticiler olarak kafamızı kaldırarak dünyanın gerçeklerine doğru göz atmalıyız. Gerekli desteğin sağlanması ve yakalanan ivme ile, ve biriken muhteşem sektör dinamiği ve tecrübesi ile önümüzdeki 10 yıllık sürede 300 milyar $ gibi girdiyi sağlayacak potansiyelimiz bulunmaktadır.