BAHATTİN YÜCEL, SON GÜNLERDE ÇOK KONUŞULAN "BARACUDA" OLAYINI YAZDI

BAHATTİN YÜCEL, SON GÜNLERDE ÇOK KONUŞULAN "BARACUDA" OLAYINI YAZDI
"Hem nalına hem mıhına" sözü de; toplumsal belleğimizin dehlizlerinden süzülerek, günümüze uzanan, kanımca adil davranış özlemini simgeleyen bir deyim. Ve işin doğrusu; ilk bakışta basit ama biraz dikkat edilince, turizm sektörünü yakından ilgilendiren, adaletsiz bir uygulama karşısında, eleştiri haklarını kullananlara yol göstermekte, -eskilerin deyimiyle- "cuk" oturuyor.

Uygulama özetle; seyahat acenteliği mesleğine uzun yıllar hizmet eden bir meslektaşımızın, Cem POLATOĞLU'nun; sahibi olduğu seyahat acentesi işletme belgesinin, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından -büyük olasılıkla- TÜRSAB yönetiminin de isteğiyle, bugüne kadar görülmemiş yöntemlere başvurularak, hızla iptalidir.

Polatoğlu'nun mesleki geçmişi incelendiğinde; TÜRSAB ya da Bakanlık'tan alınmış bir ihtar, uyarı veya ceza aldığına ilişkin hiçbir kayda rastlanmıyor. Geçtiğimiz günlerde hükümet tarafından gündeme getirilen; "kürtajın sınırlanmasına" ilişkin yasa çalışmaları üzerine, karşısına ticari bir fırsat çıktığı öngörüsüyle, kürtajı yurtdışında yaptırmak isteyeceklere dönük, özel paket tur düzenlediğini kamuoyuna duyuruyor.

Polatoğlu'nun Tur ilanı ve içeriği henüz tartışılmaya başlanmışken, bağlı olduğu ve yasaya göre üyelerinin çıkarlarını da korumakla yükümlü meslek örgütü TÜRSAB'ın yönetim kurulu başkanı; kurulun toplantısı sonuçlanmadan, Hürriyet Gazetesini arayarak; "Polatoğlu'nun acentesinin altı ayda bir kendisini uğraştırdığını, Türkiye'de sağlık turizminin gelişebilmesi için, Sağlık Bakanlığı ve Eczacılar Birliği ile birlikte çalıştıklarını, organ ticareti gibi konularla gündeme gelmek istemedikleri" şeklinde özetleyebileceğimiz bir demeç veriyor.

TÜRSAB Başkanının demecinde ayrıca Polatoğlu'nun acentesinin disiplin kuruluna sevk edileceği, kapatılmasının isteneceği de yer alıyor.(Bk.Hürriyet Gazetesi 01 Ağustos 2012 Baskısı) Demecin ardından birkaç saat sonra bu kez Bakanlık Basın Danışmanlığından gazete ve televizyonların haber merkezlerine gönderilen yazılı mesajla, Polatoğlu'nun acentesinin işletme belgesinin iptal edildiği duyuruluyor.

Doğrusu ne TÜRSAB'ın en yetkili ağızdan basına yaptığı açıklama, ne de Bakanlığın gönderdiği mesajdaki gerekçeler, bu uygulamanın yasal ve evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğu gerçeğini örtmeye yetmiyor.

Aynı gün içinde TÜRSAB ve Bakanlığın belge iptali gerekçelerini ünlü bir halk sözü çerçevesinde değerlendirmek mümkün. "Deveye sormuşlar, boynun neden eğri? Nerem doğru ki?"

UNESCO tarafından İstanbul'un kültür varlıkları arasında sayılan Süleymaniye Camisini perdeleyen garip bir köprü inşa edilirken, Tarihi Yarımadanın siluetini gölgeleyen biçimsiz yapılar karşısında, Sultanahmet Meydanında kentin en eski saray kalıntıları üzerine inşaat girişimleri sırasında, hiç bir tepki göstermeyen Türsab yönetiminin , Polatoğlu'nun tur ilanı üzerine sergilediği bu cevvaliyeti, Bakanlığın belki de tarihinin en hızlı kararını almasını, yazı başlığındaki "hem nalına ,hem mıhına" bakarak değerlendirmek yerinde bir davranış olacağa benziyor.

İsterseniz önce "nalına" bakalım.

Polatoğlu son dönemde Türkiye'ye egemen olan anlayışı iyi analiz etmeden, açıkça söylemek gerekirse; zamanın ruhunu hissetmeden, konuya ticari olarak baktığı ve Türsab ile Bakanlık arasındaki işbirliğinin boyutlarını değerlendiremediği için hata yapmıştır diyebiliriz. Daha özenli davranabilir, ilanlarının içeriği konusunda hukukçulardan görüş isteyebilirdi.

Ancak işin "mıhına" bakınca işler biraz karışıyor.

Bakanlığın Polatoğlu'nun turları karşısında gösterdiği duyarlığı; kendi yöneticilerinin kayyumluk görevi üstlendikleri bir kurumda, usülsüz uygulamaları yüzünden yargı kararıyla görevden alındıkları sırada da yinelemesini ummanın, haklı bir beklenti olduğunu düşünüyorum.

Bakanlık; mevcut hükümetin ideolojik bir takım kaygılarla özel yaşama müdahalesine ilişkin uygulamalarının takipçisi olabilir. Bu nedenle kürtaj ve sezaryen yöntemiyle yapılacak doğumların engelenmesini isteyebilir. Burada eleştirilecek fazla bir şey yok.

Ancak her durumda sorgusuz, sualsiz sektörün tarihinde ilk kez bu denli hızlı belge iptaline gidilmesini, keyfi, yasalara aykırı, vicdanları rahatsız eden bir tutum olarak kayda geçmek haksızlık olmaz.

Üstelik bu ülkede binlerce insanın ölümüne neden olmakla suçlanan teröristlere bile açık yargılanma yapılmadan ceza verilmezken, Polatoğlu'na böyle davranılmasını anlamak olanaksız.

Kaldı ki, geçtiğimiz günlerde Ekonomi Bakanlığı tarafından açıklanan tebliğde ; yurtdışından tedavi amaçlı hasta getirilecek işletmelere kişi başına 1.000 Dolar teşvik verileceği açıklanmışken, yurtdışına doğum veya doktor raporuyla, uluslararası kriterlere uygun tıbbi müdahale amacıyla turist götürülmesi, neden Türkiye'nin turizmde geldiği yeri tehdit etsin?

KAYNAK:turimdebusabah.com