TURGAY GENÇ YAZIYOR! ''Otel işletmelerinde 'tükürükus', 'ezergeçerus' ve 'kafakoparanus'lar''

Bu dar görüşlü kafa yapısı insanlarımızı dinozorlaştırmıyor mu?

Bu yazıyı okurken içinizden "İnsanlarımız yoklukla boğuşuyor, geri kalmışlığın, köhneliğin esiri olmuş durumda, insanlar karınlarını doyuramazken nasıl olur da bilgiye eğitime ulaşabilirler?" dediğinizi duyar gibiyim.

Oysa hep bu mümcülüğün (mazeret üretmenin) derin ayvazlığı altında tembelliğimizi gizlemedik mi toplum olarak.

Bu mazeretleri üretenler aslında cevapları kendileri de biliyorlar.

Üstünde oturduğumuz bu topraklar, bu coğrafya insanları mum ışığında okuyarak başarıdan başarıya koşan vatan evlatları, fikir adamaları yetiştirmedi mi?

İstiklal Marşımızı yazan Mehmet Akif, Halide Edipler, Tevfik Fikretler, Yahya Kemaller vb. yakın tarihimizin yokluk içerisinde devleşen kahramanları değil miydiler?

Ne ev kavgaları vardı ne araba, ne para...

Tek kavgaları vardı; o da insanları bilgiyle buluşturmak, sonsuza dek okunacak değerler yaratmak. Bu amaçla bırakmadılar mı bu kadar çok fikir eserini sayısız yokluk içerisinde.

Günümüze bakalım;

En ücra köyümüzde bile elektrik var, daha da önemlisi internet var,okuyamayan çocuklarımız bile devlet eli ile eğitime katılıyorlar.

Fakat hiçbir üniversitemiz dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına giremedi. Başarılı fikir adamlarımızın sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Üstüne üstelik kahvehanelere dönüp baktığınızda bir sürü insanın okey, tavla ya da kağıt oyunları ile zaman geçirdiğini görüyorsunuz.

"Efendim işte bizim için kimse eğitim imkanları sunmuyor, kitap fiyatları da çok pahalı" dediğinizde ise; ülkemizde binlerce kütüphanede milyonlarca kitabın ücretsiz olarak okunabildiği gerçeği çıkıyor karşımıza.

Yine kendisini ülkemizin gelişimine adayan bu amaçla yıllarca dirsek çürüten akademisyenlerimizin toplumda ki yerine bakın.

Sizce ufacık saygıyı hak etmiyorlar mı?

Bırakın saygıyı üstüne üstelik tartaklanıyorlar.

Örnek mi?

Bursa'da yapılmak istenen Besob binasının yerinin çevre ve doğa koşullarına uygun olmadığını, eğer bina yapılırsa ileride çok büyük sel felaketleri yaşanabileceğini anlatmaya çalışan akademisyenlerin esnaftan yediği dayak gibi.

Bu örnekler toplum olarak ne kadar sıradanlaştığımızı, her geçen gün ne kadar çok cahilleştiğimizi açık net gösteriyor.

Kısacası fikir adamları, bilim adamları yetiştiremiyoruz. Cebinde üç beş kuruş olan bilgisiz ve cahil kişiler itibar görüyor. Hayatımız tamamen paraya endeksli.

Her geçen gün daha da cahilleşiyor, hayatımızı medya maymunlarına göre şekillendiriyoruz.

Gerçek gücün bilgi olduğunu, bilgiye sahip olanın güce sahip olacağı gerçeği toplumumuza o kadar uzak ki.

Otellerimize bakın;

Ezergeçerus ve kafakoparanuslar sizi yok etmeye hazır bekliyorlar. Yıllar önceden koltukları kapmışlar; sizin bilginiz, birikiminiz, sahip olduğunuz ileri görüşlülük, profesyonelliğiniz onlar için hiçbir şey ifade etmiyor.Tam bilginizle ön plana çıkmaya başlıyorsunuz bu sefer tükürükus ortaya çıkıyor ve sizi tükürüğe boğuyor.

Yani kafanızı kaldıramıyor yanlışların karşısında dik duramıyor, yok olup gidiyorsunuz.

160 Milyon yıl boyunca dünyaya hükmeden dinozorların nasıl yok olduğu bir muamma ise; kafakoparanus ve tükürükusların yok olması için aynı muammaya bu günde ihtiyaç duyuyoruz.

Yıl 2009. Milenyumu yaşıyoruz. Ve bu nasıl bir bilgi sevdasıdır ki bilgiye tüm zamanlardan daha kolay ulaşabileceğimiz şu dönemde insanlarımız bir yabancı dil öğrenmeyi kendilerine lüks görüyorlar. Ve bu nasıl bir vefa anlayışıdır ki aynı oteller 50 –60 yıllık yaşamı süresince içinde yaşadığı toplum ve çalıştığı kurum için taş taş üstüne koymayan ve mesleki gelişimi için hiçbir adım atmayan bu insanlar ile çalışmayı sürdürüyorlar.

Ve nasıl bir saçmalıktır ki; bizim için bizlerin namusunu bekleyen otellerimiz var. Maazallah bu oteller namusumuzu beklemeselerdi halimiz nice olurdu? 2009 yılında da evlilik cüzdanı rezaleti tüm hızı ile sürüyor.

"Efendim bizde böyleydi".

Efendim artık sizde öyle değil, öyle olmamalı..Artık çağdaş uygarlığın gereği ne ise o olmalı.

İşte, eskinin esiri olmanın yeniliğin önünde ne kadar büyük engel olduğunun en büyük kanıtı.

Otel insan kaynakları müdürlerine buradan sesleniyorum. İşe alım sürecinde ve aday işe kabul edildikten sonra adayın sosyal hayatını ve kişisel gelişimi için yaptığı faaliyetleri takip edin. Ve öğrenmeye kapalı bireyleri lütfen işe alım sürecinde eleyin.

Otel yatırımcısının unutmaması gereken gerçek su ki; Eğer ben çalışan olarak bilgili, kültürlü, öğrenmeye açık bir bireysem kurumunuzun vizyonunu taşıyabilirim. Aksi takdirde dünyanın en mükemmel binalarını yapsanız, değil 7 yıldız; 1000 yıldız alsanız, çalışan olarak ben kalite anlayışınızı gerek sosyal hayatım, gerekse mesleki gelişimim vb. yansıtmıyorsam inanın o binalar ve yıldızlar hiçbir şey ifade etmiyor.

İnanın öğrenme arzusunun önünde hiçbir engel duramaz yeter ki kişi gerçekten istesin. Mesleğimizde ve sosyal hayatta başarı için sürekli öğrenmeliyiz. Öğrenmeliyiz ki bu dinozorlardan kurtulma süreci hızlı olsun. Öğrenmeliyiz ki birer fikir adamı olalım. Öğrenmeliyiz ki yukarıda verdiğim örneklerden yola çıkarak geri kalmışlığın, köhneliğin önünde duvar olalım. Öğrenmeliyiz ki; ülkemizi çağdaş uygarlıklar seviyesine taşıyalım.
 

Sevgiyle kalın,
 
Turgay GENÇ
 
POYD ÜYESİ
 
Tel:05305128316