HALİL ÖNCÜ İLE RUMELİ’YE YOLCULUK

HALİL ÖNCÜ İLE RUMELİ’YE YOLCULUK



TurizmPark şirketinin düzenlediği kısa Balkan turumuzda öncelikle Sofya, Osmanlının Rumeli’deki Başkenti olan Üsküp, Gölü ve incileri ile ünlü Ohrid ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri okulda okuduğu Manastır Şehri ile Selanik’de ki doğduğu ev ve Kavala şehrini geniş bir şekilde gezme fırsatı yakaladık. İstanbul üzerinden başladığımız turumuzun ilk durağı Kapıkule sınır kapısı oldu. Almanya’da çalışan ailelerin Türkiye seyahatleri ve dönüşleri nedeniyle oldukça kalabalık olan sınır kapısında tahminlerimizin ötesinde zaman kaybetmemize rağmen sağ salim Bulgaristan’a giriş yaptık. Gezimizin ilk bölümünü oluşturan Sofya’ya sabahın ilk ışıkları ile vardık. Yol boyunca çok sayıda Türkçe tabela ile karşılaşırken, mola verecek noktanın az olması gözlerden kaçmadı. Sofya yolunda ilk molamızı da bir Türk Kamyoncu lokantasında verdik. Lokanta bir benzinlikte yer alırken, benzinlikteki pompaların çok eski olduğunu gözlemledik ve “Burası nasıl bir AB ülkesidir?” diye sormadan geçemedik.

Sofya’da tarihi gezinti

Gezimizin ilk durağı Sofya’ya varıyoruz. Turumuzun gezilecek noktaları daha çok tarihi mekanlar ve Osmanlı eserleri olduğu için hemen bu eserleri görmeye başlıyoruz. Turumuzun rehberi İbrahim Habesh’in de detaylı açıklamalı ve tarihsel bilgilendirmeleri ile kendimizi Sofya’nın eski tarihi içinde buluyoruz. Sofya’da tarihi alanlar şehrin hemen ortasında.



Beklenilenden daha küçük ve sıkıcı bir yapısı var Sofya’nın. Başkent Sofya’da yaptığımız şehir turunda; St. Nedelya Kilisesi, Rotunda Kilisesi, Rus Kilisesi, Aya Sofya Kilisesi, Aleksandır Nevski Katedrali, Başbakanlık ve parlamento binaları ile Sofya Üniversitesi ve ulusal kültür sarayı ile Mimar Sinan tarafından tasarlanan Banyabaşı Camii ‘ni yerinde görüyor ve inceliyoruz. 55 Camiliden günümüze kalan iki camiden birisi olan Banyabaşı Camii halen ibadete açık. Bulunduğumuz saatlerde Cuma saati olduğu için çok sayıda müslümanın bu camide namaz öncesi yaptığı hazırlıklara tanık oluyoruz.



Sofya’dan ayrılıyor ve Makedonya’ya ve Başkent Üsküp’e doğru yola koyuluyoruz. Üsküp Osmanlı’nın bir zamanlar Rumeli’de başkentliğini yapmış bir şehir. Çok sayıda Osmanlı eseri var bölgede. Varışımıza müteakip yaptığımız Panoramik Üsküp turumuza Üsküp Kalesi’nden başlıyoruz. Kalenin hemen yanından Vardar Nehrini ve Üsküp’ün mahallelerini tepeden görüyoruz. Ardından Türk Çarşısı içindeki Osmanlı mimarisindeki sokaklardan yürüyerek, Mustafa Paşa Cami, Arasta Cami, Kurşunlu Han, Sulu Han, Çifte Hamam, Kapan Han ve Davutpaşa Hamamını görüyoruz.

Üsküp deyince o şarkı aklımıza geliyor “ Vardar Ovası”

Üsküp’ün Sembolü olan Osmanlı döneminde yapılmış olan Taş Köprü üzerinden Vardar Nehrini geçerek Yeni Üsküp bölgesine geçiyoruz. Üsküp 2014 Projesi adı ile Üsküp’ün çehresini değiştiren ve değiştirecek eserleri görüyoruz. Buraya Avrupa Birliğinin verdiği desteği görüyoruz. Gördüğüm o ki, Avrupa Birliği verdiği bu destek ile burasını Vatikan gibi bir dini merkez haline getirmek için büyük bir çaba harcıyor. Açıkçası, Üsküp Meydanında yer alan eserler de bunun göstergesi. Bu eserlerin en başında yapımı Eylül 2011’de tamamlanmış Büyük İskender Heykeli heybetli görünüşü ile ve elini yumruk yapmış şekliyle karşı dağda bulunan ve Dünyanın en büyük haçı olan tepeye doğru kaldırmış. Ardından II.Filip Heykeli, Arkeoloji Müzesi, Zafer Takı, Çar Samuel Heykeli ve 1.Justinyanus Heykeli bu proje dahilinde bizlere gösteriliyor. Üsküp’de halen % 30 oranında Müslüman bulunuyor. Buna rağmen eski Osmanlı eserleri de gün yüzünde ortada. Kiliselerde çanlar çalarken, camilerde ezan seslerini duymanız mümkün. Bu arada şehirdeki yürüyüş turumuza dünyaca tanınmış Rahibe Teresa adına yapılan anı evi ile devam ediyoruz ve ardından eski Tren İstasyonunda Üsküp turumuzu tamamlıyoruz.

Çok sayıda Türkçe konuşan ile karşılaşıyoruz

Makedonya’da para birimi Denar. Bizim bir liramız yaklaşık 20 denar ediyor. Pahalı bir yer değil. Çarşıları düzenli ve özellikle Osmanlı çarşısında çok sayıda Türkçe bilen kişi ile karşılaşabilirisiniz. Bu arada Üsküp’e giderseniz mutlaka güveçte Kuru Fasulye ile bizim köfte onların ise kebap dedikleri “Üsküp Kebabı” ile “Bürek “ yani böreklerinden yemenizi tavsiye ederim. Gece ve gündüzü dolu dolu geçirdikten sonra turumuzun ikinci gününü de tamamlayıp konaklayacağımız otele geçiyoruz. Üsküp Vardar nehri kıyısında bulunan Portal Hotel’de konaklayarak günün yorgunluğunu atıyoruz. Bu arada gece dileyenler Üsküp’ün eğlenceli gece hayatına dahil olabilir ve casinolara gidebilir, farklı bir eğlence de yaşayabilirler.



Makedonya’nın en büyük üçüncü kenti Tetova’yı (Kalkandelen) ziyaret ediyoruz Gezimizin 3.gününe oldukça erken kalkıyoruz. Sabahın ilk ışıkları ile kahvaltı öncesi Vardar nehri kıyısında serin ve mis kokan bir ortamda bir yürüyüş yaptıktan sonra otelde gerçekleştirdiğimiz sabah kahvaltısının ardından Balkanların en önemli turizm bölgelerinden biri olan Ohrid’e hareket ediyoruz. Yol üzerinde büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Makedonya’nın en büyük üçüncü kenti Tetova’yı (Kalkandelen) ziyaret ediyoruz. Zamanında Osmanlı öyle silahlar yapılırmış ki burada, kalkanları delermiş, o nedenle bu bu şehir bu adı almış... 1495 yılında iki kız kardeşin desteğiyle yapılmış, duvarları rengârenk süslenmiş görkemli Alaca Cami’ye uğruyor ve burasını geziyoruz. Oldukça farklı ve tüm duvarları süslemeli ve etkileyici cami halen ibadete açık ve cemaatten de büyük ilgi görüyormuş.

Makedonya’nın turistik kenti “ Ohri “

Sınırlarında bir bölümünde Arnavatluk ve diğer tarafında ise Makadenyo olan Ohri Gölü tatilcilerinde uğrak noktası olmuş durumda. Yazlık ve sayfiye yeri. Avrupa’nın çeşitli noktalarından gelen turistler burada oluşturulan plajlarda göle girip serinlemenin keyfini yaşarken bir yandan da tarihi ile iç içe tekne turları yapıyorlar ve tattillerni burada geçririyorlar. Ohrid’de yaptığımız kısa yürüyüş ile Ohri Çınar Meydanı, Ohri Camii, Ohri Çarşısı, Safranbolu evlerini andıran mimarisi ile Eski Osmanlı Evleri, Aya Sofya ve Aziz Kaneo Kiliseleri ve balkanların en büyük ve en popüler göllerinden biri olan Ohri gölünü gezerek Tekne ile St.Naum turuna çıkıyoruz. Gölden Ohrid’i görmek bir başka güzel.. Bu turumuzda Ortodoksların en kutsal manastırlarından biri olan St.Naum Manastırını ve çevresinde Ohri gölünü oluşturan tabiat mucizesi su kaynaklarının görüyoruz. Gölün bir başka özelliği ise içerisinde beslediği balıklar ile ilgili. Burada yetişen ve avlanan balıkların pullarından yapılan inciler ise dünyada Ohrid İncisi olarak anılıyor. Bölgeye gelen özeklikle bayan turistler bu incilerden alıyorlar. Aynı gece Ohri’de yine bölgeye has yemeklerden tadarak canlı müzik eşliğinde Makedon Müzikleri ve Folklor gösterileri ile Makedonya kültürünü yakından tanıma fırsatı buluyoruz.

Manastır Askeri Lisesi bizi o günlere götürüyor

Ohrid’de Chingo Oteldeki konaklamamızın ardından sabah ilk ışıkları ile birlikte yeni adı Bitola olan Manastır’a hareket ediyoruz. Varışımıza müteakip yaptığımız şehir turunda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önderimiz Musatafa Kemal Atatürk’ün okuduğu askeri okul İdadi’yi görüyoruz. Ardından Şirok Sokak olarak adlandırılan Bitola çarşısında yürüyüş yapıp burada kısa bir mola veriyoruz. Turumuzun rehberi İbrahim Habesh ile birlikte gizli bir lezzet durağı olan Büre'ye uğruyoruz. Burada üç farklı peynirin güveçte pişirilmesi ile oluşan "Sirenje Vofurna" yı da tatmadan geçemiyoruz. Bu arada mekana büyük ilgi var ayrıca mekan sorumlusu İgor 'unda yakın ilgisine buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Yeni Cami, Türk Çarşısı, Elveda Rumeli dizisizinin çekildiği tarihi sokakları, Kapalı Çarşı, İshak Paşa Cami ve Saat Kulesini yerinde görme fırsatı buluyoruz.

Ata’mızın doğduğu evi ziyaret ediyoruz

Bu kez hedefimiz turumuzun son günde Yunanistan’ın ikinci büyük şehri Selanik görmek. Selanik Osmanlılar için de oldukça önemli bir şehir. Ulu önderimizin doğduğu kent. Yaptığımız Selanik panoramik şehir gezimizde, Yunanistan’ın en büyük Kilisesi olan Aya Dimitros Kilisesinin ardından büyük bir heyecanla Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu ve yaşadığı evi ziyaret ediyoruz. Ev halen müze olarak kullanılırken, Konsolosluk sınırları içerisinde koruma altında.



Büyük bir heyecanla Atatürk’ün doğduğu evi gezdikten sonra Selanik’de bulunan Aya Sofya Kilisesi, Osmanlı Hamamı, Osmanlı Cami, Bedesten, Beyaz Kule, Döner Kule, Uluslararası Fuar alanını otobüsümüzden görme fırsatı yakalıyoruz. Ha Selanik, ha İzmir dedirten bir benzerlik ile Selanik’ in kefeleri ve mağazaları ile meşhur Kordon Boyunda yürüyüş yapıp Aristotales meydanında kısa bir mola veriyoruz. Ardından gezimizin son noktası olan Kavala’ya varıyoruz. Kavala panoramik şehir turu; İmarethane, Su Kemerleri, Kavalı Mehmet Ali Paşa’nın konağı, Kavala Kalesi (panoramik olarak), Belediye Binası, Kavala çarşısını gördükten sonra kordonda mola veriyoruz. Güneşin batışı ile birlikte bir balıkçı şehri olan Kavala’da balığımızı yedikten sonra üzerine de meşhur Kavala Kurabiyelerinden tattıktan sonra Türkiye sınır kapısına varıp ülkemize giriş yapıyoruz. Sadece sınırların ayırdığı ancak kültürlerin ve yaşayışların çok benzerlikler gösterdiği bu iç ülkeyi sizde ziyaret etmek isterseniz mutlaka gidip yerinde görün demek isterim. İnanıyorum ki, sizlerin de bizlerin de mutlaka geçmişte bu bölgelerde bağları vardır.